“Cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık makamı üzerinden spekülasyon yapanlara bir kez daha sesleniyorum, siz ne yaparsanız yapın, bizim dava arkadaşlığımıza zerre miktar zarar veremezsiniz!..”

Bu sözler, Sayın Başbakan’ın, AK Parti İletişim Merkezi’nin , ‘2 Milyon Gülen Yüz’ ödül töreninde yaptığı konuşmadan…

Salondakiler hep birlikte ayağa kalkarak, bu ifadeleri dakikalarca alkışladı.

Nice zamandan beridir altını çizmeye çalıştığımız, her vesileyle ehemmiyetine vurgu yaptığımız bu çok mühim hususa Başbakan, bir kez daha değinme ihtiyacı duydu…

Neden?

Çünkü, şer cephesinin bütün silahşorları, tüm ümitlerini Reis ile Hoca arasındaki ihtilafa bağlamış vaziyetteler de ondan…

Dikkat buyurunuz, ‘kavgaya’ demiyorum zira onlar da kavga olmayacağını çok iyi anlamış durumdalar.

Bu şer konvansiyonunun, seçim sath-ı mailine girdiğimiz bu nazik süreçte, fitnenin her türünü, iftiranın en yakası açılmadık olanını piyasaya süreceklerinden zerre kadar kuşkum yok.

İşte bu sebeple çıkabilecek en küçük ihtilafı, ‘habbeyi kubbe’ misali büyütmek için bütün imkânlarını, medya güçlerini teyakkuz halinde tutuyorlar.

Doğrusunu isterseniz onlardan korkmuyorum.

Sonuçta şeytanın avenesidirler ve “euzu besmele” ile onları savuşturmak, Allah’ın izniyle kolaydır.

Asıl problem, dahildeki safdiller ve bedhahlarda…

Koalisyon görüşmeleri sürecinde, özellikle de sosyal medyada, basiretsizlik ve dessaslık eşliğinde fitne köpürten ve sureta ‘bizden’ görünen nadanlardır, dikkat edilmesi gerekenler…

Mütemadiyen, Hoca’nın hükümet kurmakta çok istekli olduğunu, bu sebeple de Reis’in arzusuna muvafık olmayan bir noktada durduğunu ihsas ettirdiler.

Hamdolsun ki, Hoca, onların üfürdüğü bu hakikati olmayan vesveseleri tümüyle çöpe atan bir tavır sergiledi.

Buna rağmen fitnenin peşini bırakmayanlar bu kez, Sayın Cumhurbaşkanı’nın, seçim hükümeti için farklı bir ismi görevlendireceğini iddia ettiler.

Geçtiğimiz gün Reis, Davutoğlu’nu tekrar hükümeti kurmakla görevlendirdi ve bu fitneye teşne odakların heveslerini kursaklarında bıraktı.

Şimdi ellerinde tek argüman (!) kalmış durumda.

12 Eylül’deki kongrede Reis’in başka bir ismi Genel Başkan olarak işaret edeceğini söyleyip duruyorlar, gerek açıktan ve gerekse gizlice…

Allah’ın izniyle bu aslı astarı olmayan beklenti de ellerinde patlayacak!

Ve yine Allah’ın izniyle bu bedbahtlar, Reis’in Hoca ile olan yol arkadaşlığını ne denli önemsediğini ve fitnelere prim vermeyeceğini bu kez anlarlar ve bu kötücül konumu terk ederek, bu milletin, bu ümmetin ve dahi mazlum halkların son ümidi olan ‘son kalenin’ muhafızlığına terfi ederler.

Zira kaybedecek zamanımız, enerjimiz ve tek bir adamımız dahi yoktur!

Herkesin tam tekmil mücadeleye hazır olması gereken bir zamanda, başka bir şey düşünmek bile ihanet olur.

Haydi, Allah rızası için malayani işleri bırakıp safları sıklaştıralım!

Aksi takdirde, Allah, bu basiretsizliğin hesabını sorar.

Hem vallahi, hem billahi, hem tallahi!..