Dik bir yokuştur şiir.
Hira gibi,
Güzel yüreklileri ardı sıra yoracak denli çekici.
Dağa çıkma sünnetinin gönüldeki izdüşümü.
Kelimelerin kalbine üflenen anlamla kucaklaşma zemini.
Dünyayı aşan bir ahengin salınışına tutulması yetimler yetiminin.
Sonsuzluk kafiyesinin dizi dibine düşürmek fani ömrü.
Şiir; Hira gölgesi.
İçimizde saklı sancıların sesi.
Uzak köşelerde uyuyan eyvahların incesi.
Ayrılık uçurumlarında gerilmiş hasret tellerinin iniltisi.
Hayatın gizli tınılarını uyandıran mızrabın ta kendisi.
Şiir bu;
Vaktin dal uçlarında baharın ince ince filizlenişi.
Kalbin inzivası.
Ruhun mağarası.
Bir eline ay’ı bir eline güneşi alacak bakışın zirvesi.
Göğün göğsüne d/okunuş.
Yıldızların serpilişi kirpik uçlarına.
Yağmurun indirilişi avuç içlerine.
Yar’in gamzeli gölgesinde dinmesi telaşların.
Şiir bu.
Hira’dan inişin Hatice’nin[ra] tebessümünde eriyişi.
“Mahzun etmez seni Allah,
çünkü sen her şeyle bağını merhamet üzerinden kurarsın…”
Şiir bu.
Sıla-yı rahimin sessizcesi.