Yazıma başlamadan evvel Diriliş Postası ailesini ve okuyucularını selamlıyor, bu yeni köşemin hepimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Yazı yazmaya başladığım günden bugüne dek temel motivasyonum, bir kişiye dokunmak ve küçük de olsa pozitif manada bir şeylerin değişmesine katkı sağlamak olmuştur. Bu motivasyonu hep canlı tuttum ve burada da aynı motivasyon ile yazmaya devam edeceğim…
Genel olarak “iş sağlığı ve güvenliği” ile bileşenlerine mercek tutacak olsam da zaman zaman çeşitli konuları farklı yaklaşımlar ile ele alıp bunlara yönelik birtakım analiz ve değerlendirmelerde bulunacağım.
Yazı yazmaktaki motivasyonum insana dokunmak olduğu gibi, diğer bir uzmanlık alanım olan iş sağlığı ve güvenliğinde de bu böyle olmuştur. Zira iş sağlığı ve güvenliği bu motivasyonun pratikteki mesleksel tezahürüdür. Bu meslekte ciddi ciddi bir insanın hayatına dokunursunuz. Hatta dokunmak ile kalmaz o hayatı kurtarırsınız. Bu anlamda iştigal ettiğim iki uğraşta da bu önemli motivasyondan besleniyorum. Bundan ötürü hiçbir zaman çalıştığımı hissetmedim desem abartmış ve bir klişeyi tekrar etmiş olmam.
Değişim, hayatın temel kanunlarından biridir. Bu sebeple hayatın akışkanlığı hiçbir şeyin yerinde durmasına müsaade etmez. Bu temel kanunun ise iki akış noktası vardır. Birisi pozitif, diğeri ise negatif… Bir şeyler ya iyiye gidiyordur ya kötüye; ya tekamül vardır ya da düşüş… Yerinde ve kararında kalmak yok! İşte bu kanundur ki insanı nefes nefese koşturup bu devingen hayat içinde sürekli onu mücadele etmeye mecbur bırakıyor. Mücadelenizin amacı ve araçları pozitif girdi ve çıktılar içeriyorsa şayet; o mücadele değil sizi yormak, aksine kendisiyle beslendiğiniz bir yaşam kaynağı oluyor sizin için.
Velhasılıkelam benim için yazarlık ile iş sağlığı ve güvenliği tam olarak böyle bir şey. İnsanların hayatlarına dokunmayı seviyorum ve bunu en güzel şekilde yapmaya çalışıyorum. Bunu yapmaya çalışırken elbette birtakım sorunlar ve engeller ile karşılaşıyorum. Benim kadar diğer meslektaşlarım da karşılaşıyorlar. Yani iş güvenliği uzmanları ve yöneticileri… Tabii sadece onlar değil, konu iş sağlığı ve güvenliği olduğu için işverenlerin de birtakım açmazları ve problemleri var. Bununla sınırlı mı derseniz, hayır tabii… İş sağlığı ve güvenliği firmaları, eğitmenler, akademisyenler, iş güvenliği teknikerleri, yöneticiler, işçiler, STK’lar gibi birçok sorunlu ve sorumlu kişiler/oluşumlar var.
Bu sorunlar ise maalesef ülkemize ciddi sayıda can kayıpları, sağlık giderleri, yerel kaynak sarfiyatı, mali kayıplar, güvensizlik ve itibarsızlık olarak geri dönüyor. Bu bakımdan düzeltilmesi ve düzenlenmesi gereken konuları, alanları ve yaklaşımları ele alıp yazılarımda her bir konuya özel olarak mercek tutmaya çalışacağım.
Gazetedeki bu ilk yazım bir tanışma niteliği taşıdığından ötürü, bu niteliğe sadık kalmak için bu kadar ile yetineceğim ve tabii herkesin uğraştığı şeyin altında yatan motivasyonu düşünüp sorgulamasının, ulaşmak istediği hedef bakımından hayati önem arz ettiğini de belirtmeden geçemeceyeceğim…
Bu başlangıcın “iş sağlığı ve güvenliği” bakımından bir “diriliş”e kapı aralaması temennisi ile…