Zor zamanlarda bu millet, kendi kahramanlarını çıkarmış; vatanını kendi canından aziz bilen insanlar, bu vatan için çekinmeden canını vermiştir.

Ülkemizde terör gemi azıya aldı. Son zamanlarda ülkenin çeşitli yerlerinde bombalar patlatılıyor. Bomba patlatılan yerler ise rastgele seçilmiyor. İstanbul’da özellikle belli mekânlar seçiliyor bomba patlatmak için. Beşiktaş’ın seçilmesi tesadüf değil. Bir eğlence merkezi rastgele hedef alınmıyor. İzmir gibi bir kent seçilirken hedef, sadece orada birkaç insanımızı öldürmek değil. Muhafazakâr bir hükûmet iktidardayken laik dünya görüşünü benimsemiş insanların olduğu yerleri özellikle seçiyorlar ki “yaşam tarzına müdahale, muhaliflere baskı” mesajı verip algıları yönetmek istiyorlar. Yılların gazetecisi olan, duayen olarak görülen ve geçmişinde milliyetçilik bulunan biri bile eğlence merkezine saldırıyı yaşam tarzına müdahale olarak lanse ediyor. Terör örgütlerinin bu algıyı oluşturmayı amaçladığını, hedefin zaten bu olduğunu anlamamış olduğunu düşünemiyorum bile, içinde bulunduğu medya grubu kritik dönemlerde ülke ve millet aleyhine algı yönetimini hep yapmıştır, yapıyor, yapmaya da devam edecektir.

Ancak vatana, millete ihanet edenlerin ve onlara çanak tutup hizmet edenlerin sayısı ne kadar fazla olursa olsun, bu ülke ve millet için canını seve seve verecek insanların sayısı onlardan çok olacaktır. Zor zamanlarda bu millet, kendi kahramanlarını çıkarmış; vatanını kendi canından aziz bilen insanlar, bu vatan için çekinmeden canını vermiştir.

15 Temmuz ihanetinin elebaşlarından Semih Terzi’yi, şehadetin muhakkak olduğunu bile bile alnının ortasından vuran kahraman Astsubayımız Ömer Halisdemir, “vatan” denilince bizim insanımızın kanının bir başka aktığını göstermiştir.

İki gün önceki İzmir saldırısında şehit olan Trafik Polisimiz Fethi Sekin’in şehadete gidiş şekli ise bizi hem gururlandırıyor hem üzüntüden kahrediyor.

Adliye önündeki bölgede görevli olan Fethi Sekin, teröristleri fark edince araçlarını durduruyor. Teröristler, araçlarından inerek kaçmak istediği sırada silahını çekerek hainlerden birini orada öldürüyor; silahındaki mermiler bitene kadar üç teröristle çatışıyor, sonrasında ise şehadet şerbetini içiyor.

Şehit kahraman polisimiz olmasa Allah korusun büyük bir felaket yaşanacaktı. Belki ölen onlarca insanımızın ölüm haberlerini, geride bıraktıkları acılı hikâyelerini okuyup kahroluyor olacaktık ülke olarak…Ancak kahraman polisimiz, canı pahasına teröristlerle mücadele edip onların hedefine ulaşmasını engellemiştir.

Hain, kalleş terör örgütü mensuplarının ve onları destekleyenlerin anlayamadığı bir şey var: Şehadeti arzulayan; vatanı, milleti, devleti ve dini için şehit olmayı bir şeref madalyası olarak gören böyle insanlarımız olduğu sürece bu vatanı bölemeyeceksiniz, bizi sindiremeyeceksiniz!..

“Tarihin dilinden düşmez bu destan,

Nehirler gazidir, dağlar kahraman,

Her taşı yakut olan bu vatan

Can verme sırrına erenlerindir.”

şiirleriyle büyümüş insanımız için bu vatan uğruna şehit olmaktan daha büyük bir mertebe yoktur.

“Kalbimizde tevhidile,

Göğsümüzde bir mermiyle,

Dilimizde tekbirlerle,

Şehadet isteriz ya Rab,

Şehadet bir çağrıdır nesillere çağlara…”

ezgileriyle şehadeti çağıran bu ülke insanlarını ölümle korkutamazsınız.