13 gündür tabir yerinde ise arazideyim.

Sabah 10’da başlayan, akşam namazıyla biten hummalı bir seçim çalışması.

Arada hususi toplantılar da oluyor.

Bugüne kadar seçim dönemlerinde, dışarıdan bakarak izlenimler ve analizler kaleme aldım hep.

Şimdi ise bu çalışmaların tam içerisindeyim.

Bu yüzden, seçim tahmini yapmayacak, son güne ve son ana kadar üzerimize düşen vazifeyi bihakkın yapma gayreti içerisinde olacağım.

Zira önceki değerlendirmelerim bir yazar olarak edindiğim izlenimleri okuyucu ile paylaşmak düzeyinde iken şu an işin içinde bizzat nefsim var.

Açık söylemem gerekirse bu yeni durumdan ötürü sonuçla değil, üzerime düşenin gerçek manada gerçekleşip gerçekleşmediği hususu ile ilgiliyim.

Yani, zaferle değil seferle görevli olduğumu hiç aklımdan çıkarmıyorum.

Şuna çok iyi biliyorum ki, Allah bir şeyin husulünü dilemiş ise bütün kainat bir araya gelse onu engelleyemez…

Ve yine eğer Allah gerçekleşmesini istemiyorsa yine bütün kainat bir araya gelse, o iş her ne ise, onu oldurma kudretine sahip değildir.

Bursa’da AK Parti olarak diğer partilerden en az 1 hafta önce sahaya indik.

Sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, mahalle mahalle, esnaf esnaf, pazar pazar gezerek binlerce insanla ru be ru temas halindeyiz.

Beklentileri, talepleri, eleştirileri, temennileri ve tabii ki duaları bizzat vatandaşın kendisinden dinliyoruz.

Beklenti ve talepler genelde yerel hizmetlerle ilgili.

Asgari ücret ve emekli maaşıyla ilgili olan beklentiler ise umumi manadaki beklentilerin başında geliyor.

Halk, hizmetlerden gayet memnun. Özellikle ulaşımda ve sağlık hizmetlerinde varılan noktayı takdir etmekten ve hakkını teslim etmekten de geri durmuyor.

AK Parti’nin alternatifsiz olduğunun vurgulanması, sıklıkla karşılaştığımız önemli ve üzerinde durulması gereken bir diğer nokta…

Vatandaş tercihini belirtmekten kesinlikle çekinmiyor.

Bunu sözlü yaptığı gibi davranışlarıyla da belirtiyor.

Sözgelimi; “Sonuna kadar arkanızdayız, Allah yar ve yardımcınız olsun!..” diyen seçmen sayısı tahminimden çok daha fazla. Bunun yanında nadiren de olsa tepki gösteren yok değil.

Özellikle de, konumum gereği seçim çalışmalarını yürüttüğüm daha çok Doğu ve Güneydoğulu seçmenlerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde, HDP’lilerin ilginç tepkileriyle karşılaşıyorum.

Örneğin, geçen hafta gittiğimiz bir mahallede vatandaşla olan sıcak temasımızdan rahatsız olan HDP’liler, alelacele bir stant kurdu. Onların bu karşı propaganda çabasına stantlarına gidip tokalaşarak karşılık vermem kendilerini kızdırmış olacak ki, hemen çocukları örgütleyerek seçim aracımızı yumurta yağmuruna tuttular.

Daha düne kadar şiddetten şikâyetçi olanların küçük çaplı da olsa şiddete başvurmaları ilginç bir not olarak geçti kayıtlara…

Anlaşılan o ki, bir Kürt’ün aday gösterilmesi hiç de hoşlarına gitmemiş.

Onların bu nobran yaklaşımına halkın büyük bir sıcaklıkla karşılık verdiğini hassaten vurgulamam lazım.

Seçim çalışmaları notlarını zaman zaman sizlerle paylaşmak üzere şimdilik noktalıyorum.

Dua edin lütfen.