Hamza Türkmen ve arkadaşları, Diriliş Postası’na iftar verdi. Özgür-Der Camiası’nın kurduğu Özgür Çocuk Yuvasının bahçesinde çoluklu çocuklu 40-50 kişi bir araya geldik, iftarımızı açtık, namazımızı kıldık, çayımızı içtik ve Diriliş Postası’nın nerden geldiğini konuştuk. Asırlık değilse de 70 senelik çınarımız Selahaddin Eş Çakırgil, “Yol oldur ki doğruya vara” köşesini/mektebini 1972’de BABIALİ’DE SABAH gazetesinde nasıl kurduğunu, sonra 1974’te nasıl Milli Gazete’ye ve ileriki yıllarda Şura, Tevhid, Hicret dergilerine taşıdığını, uzun sürgün yıllarının Almanya cüzünde Vakit ve tekrar Milli Gazete’de nasıl canlandırdığını, nihayet Diriliş Postası’nda nasıl yeniden kurduğunu anlattı. Arada Üstad Necip Fazıl’la, Erbakan Hoca’yla, Şehid Sedat Yenigün’le tatlı hatıralarını, ayrıca savcılarla, polislerle, hakimlerle, infaz memurlarıyla acı hatıralarını nakletti. Konuşmasının sonunda, Diriliş Postası’nın estirdiği rüzgârdan memnuniyetini ifade etti. Neşeliydi. Bizi de neşelendirdi.
Soldan sağa: Hamza Türkmen, Erem Şentürk, Selahaddin E. Çakırgil’le omuz omuza.
Sonra Hamza Türkmen anlattı. Islah Hareketi’ni anlattı. Miladi 1880’lerde neşredilen Urvat’ul Vuska mecmuasını ve ondan mülhem Sırat-ı Mustakim’i anlattı. Mehmed Akif’den, Said Halim Paşa’dan, Said Nursi’den, İhvan-ı Müslimin’den, Cemaat-i İslami’den, 1970’li yılların sonları ile 1985-95 yıllarındaki tevhidi uyanıştan, Şura/Tevhid/Hicret ile Sedat Yenigün’ün İslami Hareket dergisinin mana ve ehemmiyetinden, 3 Kasım 1986’da yayın hayatına atılan Zaman gazetesinin Fethullah Gülenciler’in kontrolüne girmeden önceki halinden bahsetti ve sözü gayet tabii bir akış içinde “bu çizgiyi, yani ıslah çizgisini temsil eden Diriliş Postası’na” getirdi.
Özgür Çocuk’un bir duvarı.
Kendimizi tabir caizse şanlı bir tarihin parçası gibi hissettik. Biz işte bu geleneğin çocuğuyuz. Ne güzel
Şu da güzel: Özgür Çocuk Yuvası rengarenk, neşeli (ve tepeden tırnağa medeni) bir yuva. Çocukların içini aydınlatan, onlara “İyi ki buradayız” dedirten bir yuva. Biz işte böyle bir İslam dünyası istiyoruz.