Anayasa Mahkemesi (AYM), nikâhsız birlikte yaşayanlara kanunlarda herhangi bir ceza öngörülmezken, resmi nikâh yaptırmadan dini nikâh kıyanlara hapis cezası öngörülmesini Anayasa’ya aykırı buldu.

‘Anayasa Teorisi’, ‘Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde Din Özgürlüğü’ ve ‘Türk Parlamento Tarihi1957-1960’ adlı kitapları bulunan Prof. Dr. Zühtü Arslan’ın başkanlığındaki AYM’nin kararı isabetli. AYM imam nikâhıyla ilgili karar vermiş gibi görünse de durum öyle değil. AYM, zinayla ilgili yapılan düzenlemenin ardından ortaya çıkan basit mantık hatasını giderdi.

AYM’nin kararı kriminal bir detaya dikkat çekiyor. Polis Akademisi’nde uzun yıllar lisans ve lisansüstü düzeyde “Anayasa Hukuku”, “İnsan Hakları”, “Devlet Kuramları” gibi dersler de veren Prof. Dr. Arslan, bu konuların kitabını yazmış ve okutmuş bir isim.

Uluslararası standartlarda, kültürümüze ve manevi değerlerimize aykırı olmayacak, aynı zamanda kadını koruyacak, çocuk evliliklerin önüne geçmek üzere yeni ve köklü bir düzenleme yapmak üzere top şimdi yasamada. AYM aslında iyi bir pas verdi.

AYM’nin kararının resmi nikâhın gerekliğini ortadan kaldırmayacağını söyleyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, “Bu karar alındığına göre, bakanlık olarak, 18 yaş altı çocukların bir nikâh töreniyle gayrı resmi evlendirilmelerini engellemek üzere yeni bir çalışma yapmamız gerekecek”dedi. Bakan İslam, “Bu kararın bu tür evliliklere kapı açacak bir cesaretlendirmeye yol açmaması gerekiyor” uyarısında da bulundu. Hapis cezası yok diye caydırıcılığı azalan yasaların ne kadar çok ihlal edildiği ortada. Yargının ağır işlemesi nedeniyle 3 çocuk sahibi olduktan sonra hapis cezası çıkan ve hapse giren damatlar da var.

AYM, son kararıyla konuya neşter vurdu. Bu kararı AYM almasaydı bile AİHM alacaktı.Yüksek Mahkeme erken davrandı.

Mesele yine çok eskilere tek parti dönemlerine dayanıyor. Bakan İslam’ın da altını çizdiği “Nikâh akdi dediğiniz şey bir sözleşmedir ve mutlaka kayıt altına alınmalıdır.” Din de böyle diyor…

Laiklik ve benzeri uygulamalar sırasında dinin, din adamlarının ötelenmesi, hayatın birçok alanında da yok sayılması nedeniyle böylesine çarpık bir durum ortaya çıkmış.Nikâh memurundan önceki dönemde, din adamları vardı ve kıydıkları nikâhın resmi devlet sistemi içinde kaydını tuttukları için hiçbir sorun çıkmıyordu. Çevrenizde bir Balkan göçmeni kadın varsa sorabilirsiniz. Bugün Bulgaristan’da, Yunanistan’da yaşayan Türkler imam nikâhı kıyıyor ve resmiyette de kabul ediliyor. Bir sorun çıktığında, boşanma vs. durumlarında nikâhı kıyan imamın kayıtları esas alınıyor. Yunanistan ve Bulgaristan yönetimi bu uygulamayı kabul ediyor.

Türkiye’de ise, imam nikâhı kaçak, göçek işlerde kullanıldığı için gazetelerin üçüncü sayfalarına yansıyan olaylara şahit oluyoruz. Nikâhla ilgili çok eskiden yapılan düzenlemelerde dini otoriteler dışlanmasaydı bu sorunları yaşamıyor olacaktık.

İster imam ister belediye memuru kıysın, dinen geçerli olan nikâhın kayıt altına alınan, resmileştirilen nikâh olduğu vatandaşlara anlatılabilirse bu sorun çözülür.

Bu aşamada din adamlarının da kanun çerçevesinde yeniden nikâh müessesesine dâhil edilmesi gerekiyor.

Aksi halde, kız çocuklarının geleceği karartılacak. İmam nikâhıyla evlenen kadının hiçbir yasal hakkı olmayacak. Bazı erkekler de Ruslara bile imam nikâhı kıyarak hatasını örtmeye devam edecek.