19 Eylül 2016’da okullar, yeni sezona merhaba diyor. Kimisi üst sınıfa geçiyor, kimisi okula yeni başlıyor. Kimisi hazır bekliyor, kimi ise günler öncesinden heyecanlı. Bu süreç, aile tarafından bazen çok kolay geçse de bazen çok yorucu bir süreç olarak karşımıza çıkıyor.
Olay ailede bitiyor
Çocukların da uzun ve yeni bir maratona bırakılması çocukta tedirginliğe yol açabilmektedir. Sizin ebeveynler olarak, ilk günü fazla abartmamanız, sıradan günlerden biri olarak yaşamanız işleri kolaylaştırır. Kaldı ki çoğu anne baba, bu günlerde çocuktan daha telaşlı davranabilmektedir. Kendi kişisel telaş ve kaygılarınız çocuğa yüklenip çocukta birtakım korku ve kaygı durumları doğurmaktadır. Örneğin, çocuğum okula gitmek istemiyor, diyen bir velinin çocuğunun elinden sıkı sıkıya tutması, büyük bir ironidir. Çocuk mu gitmek istemiyor, sen bırakmadığın için mi gitmemekte direniyor? Bu noktada kendi kaygılarımızı itiraf etmeli, çocuğun okula hazır olduğuna kendimize inandırmamız gerekmektedir.
Duygusal bağlamda kopabilmek
Çoğu anne baba, çocuklarının duygu sömürüsüne kapılıp hatalar yapmaktadır. Kaldı ki çocuklar, duygusal varlıklar oldukları için bu süreci iyi kullanırlar. Çocuğun okula ağlayarak gitmek istememesi, okulu sevmedim gibi cümleler kullanması, karnım ağrıyor, başım ağrıyor, gibi bahaneler üretmesi, ailenin okula gönderme kararı hususundaki kararlılığını çok kolay kırmaktadır. Bu noktada sözlerinizin ve davranışlarınız, kesin ve net olmalıdır. Ailede herkesin bir görevi vardır, çocuğun görevi de okula gitmektir. İster ağlasın, ister sızlasın ne bahane olursa olsun -çok gaddar bir şekilde olmamakla birlikte- tatlı bir kararlılıkla ve mantıksal açıklamalardan uzak (ama okula gitmezsen meslek sahibi olamazsın, para kazanamazsın vb… gibi açıklamalar hiç hoş değil.) duygusal açıklamalarla destekleyerek (biliyorum, korku hissediyorsun; okula gitmekte zorlanacağını düşünüyorsun; bu durumda seni bırakıp gideceğimizi düşünebilirsin; ama ne olursa olsun ailen seni çok seviyor ve her zaman yanında olacak. Annenin babanın nasıl ki birtakım işleri varsa senin de işin bu…) okula bırakılmalı, karardan bir kez dahi olsun vazgeçilmemelidir. Çocuğum orada ne yapacak şimdi, kötü davranırlar mı, o olur mu, bu olur mu, tarzı kaygısal düşüncelerden uzak durup kendinizi çocuğunuzun artık büyüdüğüne inandırarak başına geleceklerini kendisi çözmeli düşüncesine bürünüp bu tarz korkulardan vazgeçmeniz faydalı olacaktır.
Son olarak, çocuklar eve döndüğünde, “Günün nasıl geçti?” klişe soru tipi yerine daha üretken “Bugün seni neler mutlu etti, korkutan şeyler nelerdi, sevindiren neler oldu?” tarzında duygusal sorular sormanız, çocukla olan iletişiminize daha büyük katkılar sağlayacaktır.
Çocuk yetiştirmek zor; kolaylaştıran siz, davranışlarınız ve kelimeleriniz olacaktır.
Allah, dinimize, ülkemize ve milletimize hayırlı evlatlar yetiştirmemizi nasip etsin; selam ve dua ile…