İslami düşüncenin önemli isimlerinden, Devrimci İslamcı, mütefekkir, Şair ve Yazar Nuri Pakdil’in hiç bilinmeyen, kendisinin de kullanmadığı bir ön ismi daha vardı
Nuri Pakdil hâkim arkadaşını telefonla arayarak, hiç bilinmeyen, kendisinin de kullanmadığı ilk isminin resmen kaldırılması için mahkemeye başvurmak istediğini, lazım olan mevzuat neyse yerine getirilmesini rica etti.
Rica etmedi aslında, çünkü rica etmemek en fazla ona yakışırdı.
Hâkim Bey, arkadaşının bu isteğini yerine getirmek için resmi işlemleri hemen başlattı.
Bir dilekçe yazarak Nuri Pakdil’in imzasıyla mahkemeye müracaatını yaptı. Duruşma gününü aldı.
Nuri Pakdil’i arayıp duruşma günü bildirdi. O gün o saatte hazır olmasını istedi.
Duruşma gününe kadar İstanbul’un antikacılarını tek tek dolaşarak duruşmada kullanmak üzere bir mahkeme tokmağı aradı. Epey zaman sonra nihayet buldu. Temizletti, parlattı, kullanılmaya hazır hale getirdi.
Duruşma günü kendisinin de hazır bulunduğu özel bir araçla Nuri Pakdil’i evinden aldı.
Yürümesine refakat ederek mahkeme kapısına kadar getirdi.
Bir sandalyeye oturtarak duruşma saati geldiğinde kendisini salona alacaklarını söyledi.
İçeri girerek cübbesini giydi. Mahkeme tokmağını önüne koydu.
Hazır olunca Nuri Pakdil’in içeri alınmasını istedi.
Mübaşir kapının önünde sadece Nuri Pakdil’in bulunduğu boş koridora seslendi;
“Abdurrahman Nuri Pakdil!”
Klas Duruş kalkarak içeri girdi. Mütevekkil bir şekilde sanık sandalyesine kadar yürüdü, ayakta beklemeye başladı.
Hâkim ‘otur’ demeden Nuri Pakdil’e sordu;
“Abdurrahman Nuri Pakdil, mahkememize müracaat ederek, ilk isminiz olan Abdurrahman’ın resmen ilgasını talep etmişsiniz. Neden ilk isminin kaldırılmasını istiyorsunuz.”
Ve Abdurrahman Nuri Pakdil, vakur bir şekilde konuşmaya başlar:
“Efendim, bendeniz çocukluğumdan bugüne ilk ismimi hiç kullanmadım. Eserlerimi, kitaplarımı, şiirlerimi Nuri Pakdil olarak imzalıyorum. İlk ismim olan Abdurrahman ile sadece resmi yazışmalarımda karşılaşıyor olmam beni ziyadesiyle rahatsız ediyor.
Çünkü hiç kimsenin bilmediği bu ismimden ötürü insanları kandırdığımı, onlardan bir şey gizlediğimi düşünüyorum. Bu vehimden azade olmak için yüce mahkemenize müracaat etmiş bulunuyorum.”
Hâkim, Abdurrahman Nuri Pakdil’i dinledikten sonra antikacıdan sırf bu mahkemede kullanmak için aldığı tokmağıyla masaya sert bir şekilde vurdu.
Ve karar:
Türk Milleti Adına,
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacının davasının kabulüne, Abdurrahman Nuri Pakdil olan isminin Abdurrahman kısmının kaldırılarak tesciline, Masrafı davacıdan alınmak kaydı ile hüküm özetinin Mahkememizin yargı çevresinde yayınlanan yüksek tirajlı bir gazetede ilanına, davacının yüzüne karşı, gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içerisinde temyiz için Yargıtay’a başvurma hakları hatırlatılarak karar verilmiştir.”
Hâkim tokmağı mahkemenin bittiğini bildirmek için yeniden vurarak yerinden kalktı, aceleyle cübbesini çıkarttı, Nuri Pakdil’in yanına koştu.
Yine büyük bir hürmetle koluna girdi, dışarıda kendilerini bekleyen araca kadar birlikte yürüdüler.
Üstad’ı arka tarafa bindirerek kendisi ön tarafa geçti.
Evine kadar refakat etti.
Yol boyunca gönül dilinden başka bir lisana başvurmadan hemhal oldular…