İskilipli Atıf Hoca'nın bir hukuk cinayeti sonucu idam edilmesinin üzerinden tam 95 yıl geçti. Tek parti diktasının millete gözdağı vermek için gerçekleştirdiği bir dizi cezalandırma operasyonunun en hüzünlü hikâyesini oluşturan Atıf Hoca'ya, aradan geçen bunca yıla rağmen hürmet edilmesine dahi tahammül edemiyor CHP'liler. Bu öfkenin, bu tükenmeyen nefretin asıl sebebi nedir?
Gerçekten iddia edildiği gibi Atıf Hoca'nın milli mücadele karşıtı olması mı? Öyle olsaydı, İstiklal Savaşımıza karşı açıkça düşmanlık eden; Damat Ferit Hükümeti'nde Dışişleri Bakanlığı yapmış Ali Kemal'in "halk tarafından" cezalandırılmasından "nefret" etmezlerdi.
Hatırlayalım: I. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, şimdiki İngiltere Başbakanı Boris Johnson'un dedesi olan Ali Kemal'i yakalayıp, vatana ihanetten mahkemeye sevk etmişti. Lakin yolda Ali Kemal halk tarafından linç edilip, Lozan'a giden İsmet Paşa görsün diye tren istasyonuna asılmıştı. CHP, Koçgiri Ayaklanmasını bastırarak, Milli Mücadeleye büyük katkı sunmuş Nurettin Paşa'yı İngiliz yanlısı bu hainin linç edilmesine göz yumduğu için hiç affetmedi. Savaştan sonra gözden düşürüldü, cenazesi diğer İstiklal Savaşı komutanlarımızın mezarlığına dahi defnedilmedi.
YALANLARIYLA BAŞ EDEMİYORUZ
Bugün teknolojinin tüm imkânlarına rağmen sosyal medyada ürettikleri yalan ve karalamalarını inkâr etmekte acze düşen bizler için, bir asır önce yaşanmış hadiselerdeki gerçeği ortaya koymak oldukça zor. Adeta bir yalan ve karalama makinesi gibi çalışıyorlar.
Atıf Hoca için söylenebilecek en son şey "vatan haini" olduğudur. Çünkü o başında bulunduğu Teali İslam Cemiyeti vasıtasıyla İzmir işgal edildiğinde halkı düşmana karşı savaşmaya teşvik etmiş; cihat fetvası yayınlatmıştı.
Daha sonra, İstanbul'da İngiliz baskısına direnmiş; Yunan uçakları tarafından Anadolu'da havadan atılan Kuvva-i Milliye aleyhindeki bildiriye karşı çıkmış ve imzalamamıştı. Düşmanın kendi adını kullandığını gördüğü vakit ise dönemin Vakit Gazetesi'ne bir tekzip göndererek, düşmanın sahtekarlığını ifşa etmişti. Yargılandığı mahkeme tutanakları buna şahittir.
HEDEF MİLLETİ SUSTURMAKTI
Şapka Kanunu gibi tepeden inmeci bir modernleştirmenin ilk mağdurlarından birisidir Atıf Hoca. Kanundan 1,5 yıl önce yazdığı şapka karşıtı bir kitabın yeni rejime karşı insanları kışkırttığı gibi tuhaf bir gerekçeyle idam edildiğinde, savcının istediği ceza sadece 3 yıl kürek cezasıydı. Gerçekte onun naaşı üzerinden verilen mesaj çok netti: CHP iktidarına karşı tüm millet susmalıydı. Şimdi hâlâ, sadece onun değil, Menderes'in darağacında tebessüm eden fotoğrafını bile tüm bir milleti susturmak, korkutmak için kullanmaktan çekinmiyorlar.
Çorum Valisi Mustafa Çiftçi'yi, sadece can verip, bedel ödeyen; fakat sürekli ötelenen milletimizin adeta garibanlığının sembolü, hemşehrisi Atıf Hoca'nın kabrine yaptığı ziyaretten dolayı değil; nefreti bir türlü tükenmeyen bu güruhun saldırılarına karşı boyun eğmediği için tebrik ederim.