23 Eylül Cuma günü, büyük bir facia yaşandı. Şoföre saldıran bir yolcu yüzünden metrobüs yoldan çıktı ve araçları ezdi geçti. Metrobüsün içinde olan bir gördü tanığı, olayın gerçekleşmesini şöyle anlattı:

“Acıbadem durağında durduk. Ön kapıda duran bir yolcu şoföre ‘Niye kapıyı açmıyorsun’ dedi. Şoför önce cevap bile vermedi ama yolcu ‘Açsana kapıyı’ diye yüksek sesle söyleyince şoför ‘Açmıyorum’ dedi. ‘Nasıl açmazsın’ deyince şoför ‘İstediğim yerde açarım, sana ne’ dedi ve bunun üzerine yolcu, şoförün üstüne yürüdü. Şoför ayağa kalktı tam kavga çıkacakken yolcular araya girip ikisini de sakinleştirdi. Az sonra ileriki durakta durdu. Tam kapılar kapanıp hareket edince 3-5 saniye sonra yolcu bağırarak şoföre saldırdı ve büyük bir gürültü ve sarsıntıyla metrobüs yan yola geçti ve o an çok uzun gelen bir süre sonunda bir yere çarpıp durdu.”

Bu hikâyeden yola çıkarak size kısaca narsizmi anlatacağım. Narsizm, kısa adıyla kendini firavunlaştırma (tanrılaştırma) denilebilir. Kendinden başkasını düşünmeyen, başkalarının düşüncesi, durumu, derdi, mağduriyeti gibi durumlara pek aldırmayan, dünyanın kendisi etrafında düşündüğünü zanneden önce ben, sonra diğerleri algısına göre hareket eden kişilerdir. Büyük ego sahibi kişi, istek ve amaçları için her şeyi mubah saydığı bir yapıda hareket etmektedir. Hep istekleri vardır ve sürekli kendi isteklerinin yapılmasını ister. İnsanları kendinden aşağı görür ve onları beğenmeme, eleştirme ve aşağılama gibi hareketlerde bulunur. Siz, herhangi bir şeyden bahsettiğinizde sizi dinlemez, kendinden bahsetmeye başlar. Hiçbir zaman haksız yahut suçsuz değildir.

Bu faciada da, iki narsist kişinin kendi dünyalarındaki çatışmalarının sonucunu gözlemledik. Tanığın dediğine göre “İstediğim yerde açarım, sana ne” cümlesi, tam bir narsist cümlesidir. Bu cümleyi kaldıramayıp saldırıya yönelmek ise yine bir narsist davranışıdır. Narsist kişiler, bu olaydaki gibi kendi durumlarına göre hareket edip etrafın yarar/zararlarını hiç düşünmezler. Şoför olur, yolcuyu düşünmez. Yolcu olur, etrafını düşünmez. Eş olur, hanımını-kocasını, çocuklarını düşünmez. Evlat olur, anne-babasını düşünmez. Arkadaş ortamında arkadaşlarını düşünmez. Etrafındakileri ziyan edip durur…

İçi boş bir balon gibi şişirilen bu egoların sağlıklı yetişmesi, tabi ki anne babalara düşmektedir. Kocaman dünyada insanın küçücük bir zerre parçası olduğunu unutmamak, çocukları da bu şekilde yetiştirmek gerekmektedir. “Dünya, senin için yaratıldı” ve “Her istediğini yapmaya çalışıyoruz” kalıplarından uzak bir çocuk yetiştirirseniz ülkeye, millete, dünyaya hatta öbür dünyaya sağlıklı bir birey yetiştirmiş olursunuz.

Allah, firavunlaşmış kişilik ve zihinlerden korusun bizi…