Dün 28 Şubat’tı… Dünya genelinde 350, Türkiye’de ise 5 milyon kişiyi etkileyen Nadir Hastalıklar Günü’ydü. 28 Şubat, bu hastalıkla birlikte oluşan yalnızlığı aşmanın ve paylaşmanın bir yolu olarak görüldüğünden dolayı, hastalık mağdurları ve yakınları için anlamlı bir gündü.

28 Şubat ne yazık ki bize, nadir görülen değil kronikleşmiş ‘darbecilik’ hastalığını hatırlatıyor. Bir 28 Şubat’tan diğerine, aradan uzunca bir zaman, bir ömürden 20 yıl geçtikten sonra bile…

Gazeteciliğimin ilk yıllarıydı…

Tüm enerjisiyle alanda koşturan genç bir muhabirdim. O meşhur 1997 Şubatı’ndan başlayarak örülen duvarlarla karşı karşıyaydık. Yaşadıklarımız bir engelli koşunun, her adımda önümüze çıkan bitmek bilmez engellerini andırıyordu.

Kapılardan mı çevrilmedik, sorgu odalarında sanık sandalyelerine mi oturtulmadık, mahkemelere mi gitmedik. Mesleğin ilk yıllarından itibaren kişisel mücadelemi, öykümü, geçen yıl çıkardığım bir kitapta (*) yazdım uzun uzun. Benimle birlikte aynı haksızlığa uğramış gazetecilerin yaşadıklarını da anlattım onların dilinden. Allah’a şükürler olsun ki, bu zaman dilimi ‘bin yıl’ sürmeden bitti.

Aradan yıllar geçtikten sonra yine bir 28 Şubat’a geldik. Bir süredir içinde bulunduğumuz hummalı çalışma nihayet vücut buldu. Diriliş Postası 28 Şubat’ta çıkmaya başladı. Yaşadığımız o günlere inat bir müjde, sevinçli bir haber gibiydi.

Diriliş Postası, Türkiye’nin 36. ulusal gazetesi olarak yayın hayatına başladı. Dünyayı sadece Türkiye’den ibaret görmeyen, iç politikadaki kısır tartışmalarla zamanını heba etmek istemeyen, enerjisini dünyanın dört bir yanına, oradaki Müslümanlara yönelten ve onların enerjileriyle hayat bulan bir gazete bu.

Turan Yıldızı, Balkan Ekspresi, Şimali Kafkas Muhabiri, Dicle-Fırat Muhabiri başlıkları altında özel bölümlerin yer alacağı gazete, Osmanlı’dan sonra bağlantımızın koptuğu tüm coğrafyalarla 100 yıl sonra iletişim köprüsü kurmayı hedefliyor.

Mesela Kafkaslar’a yönelik sayfalar, İsmail Gaspıralı’nın izinden yürüyecek. Gaspıralı, Rus İmparatorluğu’nda Türk ve İslam toplumlarının eğitim, kültür reformu ve modernleşme ihtiyacı için çalışmış; düşüncelerini 1883’ten 1918’e kadar yayınlanan ‘Tercüman’ gazetesiyle yaymıştı. Diriliş Postası, 97 yıl önce kesintiye uğrayan Tercüman’ının devamı olacak.

Arap dünyası, kendi coğrafyasında olanı biteni yıllardır Batılı ajanslar üzerinden öğreniyor. Önemli Arap gazetelerinin merkezleri de Batı başkentlerinde. Diriliş Postası, Osmanlı’dan sonra haberleşemediğimiz bu coğrafyaya yeniden giriyor.

Muhabir koşturacağımız bir diğer coğrafya Afrika. Buradaki rakibimiz, neredeyse her kabilenin dilinde ücretsiz yayın yapan Çin. İşimiz zor!

Batı kapımız Balkanlar’ı unutmuyoruz. Diriliş Postası, Türk gazetelerinin birer birer kapandığı Tuna’nın öteki yakasından da haber verecek.

Elbette Latin Amerika ülkeleri ve dünyanın diğer uzak coğrafyalarında da varız.

Diriliş Postası’nın haritası, döneminin en büyük iletişim savaşını veren 2. Abdulhamit’in çizdiği yayıncılık rotasıyla da örtüşüyor.

Gözünüz ve kulağınız bizde olsun…

* 28 Şubat’ın Haber Dükkanı / Yalanlar Üstüne