Malumunuz Türkiye değişiyor ve değişerek de gelişiyor. Mütedeyyin gençliğin bu gelişime ve değişime etkisini analiz ettiğimizde önümüze çarpıcı sonuçlar çıkmakta. Bu kitlenin kültür ve eğitim (akademi) alanındaki yoksunlukları gelecek için bazı tereddütlere yol açmakta.
Kültür ve akademi alanının yıllarca radikal sol partilerden CHP’ye, oradan da ulusalcı partilere kadar genişletilebilecek bir dizi aktörün etkisinde olduğunu söylemek güç olmasa gerek. Ve şunu da belirtmeliyim ki halen bu alanda etkinlikleri devam etmekte. En son örneği ise doçentlik sürecinin her aşamasını geçip sözlü sınavda ideolojik olarak bırakılan akademisyen Selman Öğüt. Tabii bu binlerce örnek arasında bir tanesi. Şimdi geçmişe bakarsak, bizim önümüzü kestiler üniversitelere giremedik, akademide etkin olamadık şu oldu, bu oldu… Nihayetinde bizler bu işlerde başarısız olduk. Eyvallah…
Peki onlarca yıl ezilmiş, önü kesilmiş mütedeyyinler olarak 15 yıllık AK Parti iktidarında hangi yönümüzü geliştirdik? Açı ama gerçek, 15 yılda beton hariç hiçbir kavram, değer, model üretemeyip eski sistem değerleriyle günü kurtarma yoluna gittik. Son birkaç yıl milli mevzilerle kurulmuş vakıflarla bir şeyler üretme yoluna girildiyse de bu sefer de mütedeyyin gençliğin boşluğu meydana çıkıyor. Hemen ona da şöyle bir örnek vereyim; en son yapılan ALES’ten bahsedeceğim. Sınava girdiğim sınıfta takribi 50-55 kişi vardı. Gençlik çalıştığım için girdiğim her ortamda gençlik profillerini üç aşağı beş yukarı analiz etmeye çalışırım. Keza burada da aynı şeyi yaptım. Gördüğüm profil beni şoke etti. Marjinal kitleden oluşan bir öğrenci profili vardı karşımda. Kollar dövmeli, saçlar rastalı vs… (Kesinlikle yadırgamıyorum herkes özgürdür. Profili analiz etmek için kullandığım tabirlerdir). Sınıfta toplasanız 5 veya 6 öğrenci mütedeyyin diye tanımlayabileceğimiz profile sahipti. Tabi burada bahsettiğimden yola çıkarak net bir genelleme yapmayacağım.
Yalnız görünen bir durum var ki, buda mütedeyyin gençliğin bu işlere pek merak salmadığıdır. Müteahhitlik olsun cafe açıp işletmek, memurluk vb. iş kolları olsun bir şekilde kolay para kazanmanın yoluna gidildiğini ve kültür-akademi gibi alanların üzerine pek düşülmemesi gelecek nesil adına endişe verici.
Bu toplumun bağışıklık sistemi maalesef çalışmıyor. Her mikrop içimizde barınıyor, gelişiyor ve hasta yapıyor. Bunun en büyük örneğini 15 Temmuz ile birlikte FETÖ’de gördük. Bir neslin canına okudular. Artık bahanemiz kalmadı. Bu alanlarda ya çalışıp var olacağız ya da çalışmayıp yok olacağız…