Müfredat çalışmaları askıya çıkar çıkmaz hemen hemen her kesim yenilenecek olan müfredata karşı çıktı.
Öyle bir karşı çıkıştı ki bu, bazı eleştiriler oldukça keskindi.
Zaten müfredat çalışmalarını askıya çıkaran Bakanlığın da amacı buydu.
Herkes eleştirsin ki orta yolu bulalım.
Bizim ülkemizde orta yolu bulmak mümkün mü? Bu sorunun cevabını arayalım.
Kutuplaşmanın had safhada olduğu bir ülkeyiz biz.
Zamanında muhaliflerden bir siyasetçi ne demişti?
“Dünyanın en iyi işini yapsalar dahi bu iktidara destek vermeyeceğiz.”
Bu münferit bir açıklama değildi.
Geçtiğimiz yıllara bakılırsa muhalefetin siyaset tarzı bu beyanı doğruluyor.
Havaalanı yapıldı; yollar, köprüler yapıldı; karşı çıktılar.
Bir tanesine bile “İyi oldu, helal olsun.” demediler.
En hafif eleştiri “neden geçiş ücretli?” idi. “Vergi almadan, ücret almadan devlet hangi imkânlarla o devasa hizmetleri yapacak?” sorusuna cevap veren olmadı.
Konuyu dağıtmayalım…
Müfredata sadece muhalif kanat karşı çıkmadı.
İktidara yakın kesimler muhaliflerden daha katı eleştiriler sundular.
Gözlemlediğimiz zaman şöyle bir tablo çıkıyor ortaya…
Muhafazakâr kesim tam anlamıyla İslami bir eğitim sistemi olsun, muhalif kesim de tam anlamıyla gayri İslami bir sistem olsun istiyorlar.
Muhaliflerin istediği gibi hareket edilirse ki zaten öyle hareket etmeye gerek yok, şu anki durum tam da onların istediği sistem...
Sonuç da ortada.
Yeni nesil “seküler ideolojinin yandaşı” gibi yetişiyor.
Değerlerinden, töresinden, geçmişinden koparılmış bir nesil.
Okulu bitirir bitirmez devlette iş bulmaya odaklanmış bir nesil…
Maalesef durum bu.
Muhafazakâr kesim de bu kötü gidişatın farkında olduğundan ve hazır müfredatta da değişikliğe gidileceğinden hemen fırsatları değerlendirelim diyerek açıyor ağzını yumuyor gözünü.
Ortaya atılan teklifleri sisteme girme zahmetine katlanmadan, sırtında da yumurta küfesi yokken ha bire vuruyor.
Herkes gözünü karartmış vaziyette, her kafadan bir ses çıkıyor ve gürültü de gittikçe tahammül edilemez boyutlara ulaşıyor.
Buna kakofoni mi deniyordu?
Şunu mu bekliyor bizim insanımız?
Biz bağırarak ortaya birçok teklif atalım, Bakanlık bizim tekliflerimizden hepsini uygulamaya koysun…
Evet, sanırım tam olarak bu isteniyor.
Peki, bu mümkün müdür?
Maalesef değildir.
Öneri sistemine girmeyen bağırışlar dikkate alınmaz.
Kaldı ki öneri sistemine de uygulanabilir teklifler yapılmalı.
Merdivenin basamakları sırayla çıkılmalı.
Ülkenin gerçekleri dikkate alınmalı.
Ormanımız yabancı ve dikenli ağaçlarla doldurulmuşken bir çırpıda o yabancı dikenlerden kurtulmamız mümkün değildir. Dokunduğun her diken elini kanatırken üstelik…
Ve ellerin kanarken kanını durduracak çok fazla kimsen yokken…
Eleştirinin de önerinin de bilinçli yapılması gerekmektedir.
Aslında bilinçli eleştiri yapmanın faydaları da müfredata eklenmelidir.
Bilinçli, uygulanabilir, yapıcı eleştiri yapmayı bilmeyenlerin müfredata şekil vermeye çalıştığı tuhaf bir zamanda yaşıyoruz.
Emin olun hâlihazırdaki Millî Eğitim Bakanımız Yusuf Tekin, yenilenecek müfredata karşı çıkan muhafazakâr kesimden daha hassas ve daha fazla konuya hâkimdir…