Geçen hafta hikâyesini paylaştığım Mustafa Güzelgöz görev yaptığı zaman diliminde çözüm odaklı ve yetkisinin ötesinde liderlik anlayışıyla, milletine hizmet aşkıyla yaptığı çalışmalarıyla köylüler arasında efsane olur, yıllar geçtikçe köylerdeki çocuklarda okuma aşkı yerleşir. 2005 yılında Mustafa Amca vefat eder. Tüm Kapadokya çok üzülür, halk toplanarak bu güzel insanın hatırasını canlı tutmak ve yetişecek olan yeni nesillere hikâyesini anlatmaya vesile olması için, Ürgüp’e eşekli kütüphaneci Mustafa Güzelgöz ve eşeğinin heykelini dikerler. Hikâyesi halen dilden dile anlatılmakta, yazılmaktadır.
Hedefleri olanlar şikâyet etmeden anın kıymetini bilerek, önlerine çıkan zorluğu olgunlaşmaları ve çözüm odaklı manevra yapma kabiliyeti kazanmalarına fırsat oluşturduğunu düşünerek yaptıkları işte her zaman mutludurlar. Sürekli daha iyisinin mümkün olduğunu düşünerek, bilgenin dediği gibi: ‘Binlerce kilometrelik bir yolculuk ilk adımın atılmasıyla başlar.’ Hep iyinin arayışı içindedirler.
Yaptığımız iş her ne iş olursa olsun önemlidir. Kâinatta hiçbir varlık yoktur ki bütünün anlamlı bir parçası olmasın. Her şey büyük düzenin bir parçasıdır. Bazen haklı olarak daha iyi konumlar hak ettiğimizi düşünebiliriz. Sabırlı olacağız.
Yıllar geçiyor, yaşımız ilerliyor, inişler çıkışlar yaşıyoruz ama istikametimiz asla değişmemelidir. Unutmayalım ki: Makamlarımız ne kadar yükselirse yükselsin, hep sınırlarımızın dışı olacak. Onun için konumumuz neresi ise orasında kendimiz olmalıyız. Omurgamız olmalıdır.
Yaşadığımız anı anlamlı kılacak bir hikâyemiz olmalıdır. Yaptığımız işlerde çözümsüz gibi görünen sorunların çözümleriyle ezber bozmalıyız. Sıradan olmamak için rutinin dışına çıkmalı, sınırları zorlamalıyız. Yaptığımız işleri, bu işleri icra etmek için verilen makamları, hayırla anılmaya vesile olacak fırsatlar olarak görmeli ve ödülümüzü de Adl-i İlahi’den beklemeliyiz. Kamu vicdanında hayırla anılmaktan, hayr dua almaktan daha büyük bir ödül var mıdır?
Modern tabirle girişimcilik, Ar-Ge, inovasyon diyorlar ya. Sıradan olmak yerine sınırları zorlamak lazım. Bulunduğumuz yere yeni bir ses, yeni bir soluk olmalıyız. Toplumsal hafızada anılan, övülen, ardından dualar edilenlere bakın; milletine hizmet edenler, çalışan, çabalayanlardır. Bazı insanlar vardır bulunduğu ortama değer katar, bazıları da vardır değer kaybettirir. Makamından güç alanlardan değil, makamlarına değer katanlardan olmak ancak milletine hizmet aşkıyla olur. Nevşehir’den nice memur, müdür, bürokrat, siyasetçi geçti, elbette başka hizmet edenlerde vardır ama sıradan olan binlercesinin adını kimse hatırlamaz oysa Mustafa Güzelgöz anılıyor, unutulmuyor. Yani millet vicdanı unutmuyor.
Mustafa Güzelgöz amcanın destansı hikâye, bir kişinin çok önemli işler yapabileceğini göstermektedir. Yaptığımız iş/görevlerimiz her ne olursa olsun mazeretlere sığınmadan en iyisini ibadet aşkıyla yapmaya çalışacağız. Bu ülke; milletine ve ülkesine hizmeti en şerefli görev bilen insanlarla gelişecek, geleceğe güvenle ilerleyecektir…