Metal ve ‘mental’ yorgunluğunun asıl sebebi Genel Merkez’e birer yük olan İl ve ilçe teşkilatlarıdır.

Neden mi böyle;

AK Parti’nin il ve ilçelerdeki başkanlarının en sık kullandığı cümle: “Ben genel başkanı temsil ediyorum”

Kimi?

Yani Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı…

Her hangi bir il ya da ilçe başkanı özelinde söylemiyorum.

İllerde valinin, ilçelerde kaymakamın üstünde bir yerde mevzilenerek her meseleye müdahil oluyorlar.

‘Vali ya da emniyet müdürü bu işin eğitimini almış, bir o kadar da görev yapmış, tecrübe sahibi olmuş’ demeden şehrin her meselesi hakkında olur ya da olmaz fikir beyan ediyorlar.

Fikirleri de emir telakki ediliyor.

Yaptıkları ya da başarabildikleri en fazla şey, iş takibiyle birlikte, o müdürü buradan almak, şu memuru oraya yerleştirmek.

Parti teşkilatları İş ve İşçi Bulma Kurumu gibi çalışıyor. Her teşkilatta iş başvuru klasörleri almış başını gidiyor.

Hatta İŞKUR’a başvurmadan önce mutlaka partiye üye olmak, bir özgeçmiş bırakmak, yetmiyor partiden adam bulmak, o da yetmiyor bizzat başkana ulaşmak gerekiyor.

Türkiye’nin her yerinde, milletvekilleriyle sıkıntılı olduğu için ili ortadan ikiye bölen, genel başkan yardımcısıyla iyi olduğu için her şeyi yapmaya kendini yetkili gören veyahut bakana yakın olabilmek için iltimas ve kayırmacılıkta sınır tanımayan başkanların partiye verdikleri zarar saymakla bitmez.

Bu durum en çok seçim zamanlarında kendini göstermekte ve sandıklara menfi olarak aksetmektedir.

İddia ediyorum; iktidar partisi teşkilatlar olmadan daha fazla oy alır.

Delegelerin oyuyla iş başına gelen başkanın hükümetin işleyişine müdahale etmesi, devletin bürokratlarını beğenmeyip yerleriyle oynamaya çalışması, atanmışları eğitimine, tecrübesine aldırmadan ve kendi eğitimine bakmadan sevk ve idare etmeye çalışması metal ve ‘mental’ yorgunluğunu has sebebidir.

Başkanlık seçimlerinin ardından bakanlar bizzat cumhurbaşkanı tarafından atanacağı için partinin ve teşkilatların hükümet üzerindeki etkisi epey azalacak.

Umalım ki, parti teşkilatları bundan sonra tıpkı Amerika ve Avrupa’daki gibi sadece temsil yetkisinde olsunlar.

Bulundukları yerlerde her işe ve işleyişe müdahale eden parti başkanları, hem zaman hem de enerji kaybı olmaktan çıkartılsınlar.

Seçim zamanlarında ise şimdi olduğu gibi seçim koordinasyon merkezleriyle faaliyet yürütülsün.

Parti temsilciliklerinin görevi ise, aday belirleme ve üye çalışmalarıyla sınırlandırılsın.

Parti teşkilatlarını kapatacak düzenleme için henüz erken ya da gündemde yok denilecekse o zaman il ve ilçe başkanlarına KPSS’nin en alt limiti olan 65 puan almak zorunluluğu getirilsin ve siyasete kalitenin hâkim olması sağlansın.

O da olmayacaksa hani Siyaset Akademileri vardı ya…

AK Parti’nin Türkiye genelinde yüzlerce, binlerce mezun verdiği Siyaset Akademileri…

Parti il ve ilçe başkanlarına, meclis üyelerine ve hatta delegelere Siyaset Akademisi mezunu olması zorunlu getirilsin.

Böylece AK Parti’nin, sertifikalarını bizzat Erdoğan’ın elinden alan Siyaset Akademisi mezunları da değerlendirilmiş olur…