Bir önceki yazımda mantık ilminin genel çerçevesine değinmiştim. Özetle hatırlayacak olursak mantık, ilmi (bilgiyi) tasavvur ve tasdik olmak üzere iki ana kategoride inceliyordu. Bunlardan tasavvur herhangi bir şeyin zihinlerdeki karşılığını ifade ederken, tasdik ise her iki terimi birbirlerine yaklaştırarak veya uzaklaştırarak onaylamak anlamına geliyordu. Nihayetinde mantık ilminin amacını da akıl yürütme sonucu elde edilen nazariyyat bilgisini elde etmek isteyenin tasavvur ve tasdikte doğru hüküm vermesini sağlamak yani doğru tanım ve kıyası yanlışından ayırmak şeklinde tarif edebiliyorduk.
Buraya kadar anlattıklarım yeni değildir. Tanım ve kıyas arasından önemli olan kıyastır ki onun detaylarına İnşallah önümüzdeki yazılarımda değineceğim. Bu yazımda tanım kısmına ayrı parantez açmak istiyorum. Tanım (hadd) konusunun genel çerçevesi tanımların kanunlarından, imtihanlardan (kanunların ayrıntılı tanımlarla irdelenmesi), kategoriler (fasıllara göre varlık meselesi) ve zâtî arazlara göre varlık meselesinden teşkil olmaktadır.
Bu genel çerçeve içerisinde yer alan kategoriler bize, isimlendirilmeleri mümkün olan çeşitli varlıkların hakkındaki özsel olarak tasdik edebildiğimiz en genel yüklemleri anlatır. Bu açıklamalar üzerinden idrak edebileceğiniz gibi kategorilerin tanımları yapılamaz. Bizlere varlıkların esasında ne çeşit varlıklar olduğunu ifade eden kategorileri Hüccetü’l-İslâm İmam Gazzâlî on başlık altında toplar. Başka bir şekilde ifade edecek olursam varlıklar on çeşit eşya için kullanılmaktadır.
Cevher, nicelik, görelik, nitelik, etki, edilgi, durum, zaman, mekân ve sahip olma şeklinde sıralayabildiğimiz bu kategorilerden ilki cevher kalan dokuz tanesi arazdır. Bunlardan ilki olan cevher varlığını kendi başına sürdürebilen ve bu varlığını sürdürürken başka bir varlığa ihtiyaç duymayan, daima bir yüklemin konusu olup kendisi yüklem olmayan özvarlıktır. Ancak burada dikkat etmemiz gereken nokta cevherin varoluşunda zorunlu varlığa muhtaç olmakla beraber varlığını sürdürmesinde ikinci bir varlığa muhtaç olmadığıdır.
Bunlardan ikincisi arazlar başlı başına varolmayan ve varlıklarını sürdürebilmesi ancak cisimlerin (cevherin) varlığına bağlı olan, kendi zatıyla kaim olmayandır. Az önce bahsettiğim üzere nicelik, görelik, nitelik, etki, edilgi, durum, zaman, mekân ve sahip olma şeklinde dokuz kategoriye ayrılmaktadır.
Uzunluk, genişlik, derinlik, zaman gibi ölçümleme, artma, eksilme veya eşitlik sebebiyle cevhere ilişen bir araz olan kemiyet, tasavvuru esnasında dışarıdan herhangi bir şeye bağlanmaya ihtiyaç duymaz. Ancak kendisinden dolayı cevherlerde bölünme meydana gelmektedir. Nicelik kategorisi sürekli (muttasıla) ve süreksiz (munfasıla) olarak ikiye ayrılmaktadır.
Sürekli nicelikler çizgi, yüzey, cisim ve zaman olarak dört kategoridir. Süreksiz nicelikler ise sayılardır. Çünkü sayılar teklerin tekrarından meydana gelmektedir. Yani bir sayısı araz ise haliyle bunlardan meydana gelen sayılar araz olmaya çok daha uygundur.
Öyle ki sayılar matematik ilminin varlığıdır. Yani mantık ilminin varlık taksimatı hususunda “fasıllara göre varlık meseles;: cevher ve araz” meselesi bağlamında bahsettiğim araz kısmının nicelik (kemiyet) başlığının süreksiz (munfasıla) kemiyet taksimi farklı bir deyişle sayılar hususu Matematik ilmi metodolojisinin temelini teşkil etmektedir. Bu genel çerçeveyi aritmetik, cebir, kombinatör analiz, nümerik analiz, belirsiz denklemler, klasik sayılar, sonsuz küçükler vb. dallara ayırabiliriz.