Ülkemizde, tamamen ülkemizi ilgilendiren bir Anayasa değişikliği için referandum yapılıyor. Yapılmak istenen ise ülkemizde bir yönetim şekli değişikliği… Yani, görünüşte sadece bizi ilgilendiren bizim iç meselemiz…

Peki, gerçekte öyle mi? Tabii ki hayır!.. Öyle olmadığını da kör ve nankör olmayan, gözü olup görebilen, kulağı olup duyabilen herkes, içeridekinden çok dışarıdan gelen muhalefetten rahatlıkla anlayabiliyor.

Tüm Batı ülkeleri, referandumda HAYIR çıkması için seferber olmuş durumda. EVET çıkmasının ülkemiz için ne kadar kötü bir durum olacağını anlata anlata bitiremiyorlar. Bizi bizden çok düşündüklerini görünce, ülkemizin geriye gitmemesi ve kötü duruma düşmemesi için fedakârca(!) çalıştıklarını gördükçe insanın gözleri yaşarıyor.

EVET kampanyası için ülkelerine giden devlet adamlarımıza bile izin vermeyip her türlü çirkefliği yapan Avrupa ülkeleri, HAYIR için çalışan başta terör örgütleri (PKK, DHKP/C, FETÖ) olmak üzere tüm siyasilere ve gruplara izin verip her türlü kolaylığı sağladılar.

Başta Almanya olmak üzere Avrupa ülkelerinin gazeteleri Türkçe manşetlerle çıktı. Türkçe manşet atacak kadar dilimizi öğrenmiş olan ecnebi Avrupa ülkelerine yolumuz düşerse iletişimde artık sorun yaşamayız, dillerini de öğrenmeye gerek kalmadı, onlar bizim dilimizi öğrendiler.

Ya terör örgütü PKK elebaşlarının yaptığı açıklamalara ne demeli? EVET çıkarsa ülkede kaos çıkarmış, ülke bölünebilirmiş, elde edilen kazanımlar heba olurmuş, “gezi ruhu” yeniden ortaya çıkmalıymış!.. İnsan, bunları duyunca nasıl bir tepki vereceğini şaşırıyor. Ulan aklı kıt, zekâsı tırt angutlar!.. Sizin istediğiniz de tam olarak bunlar değil mi zaten!.. Bunlar gerçekleşsin diye yıllarca kan döküp ülkeye zarar verip ülkenin enerjisini boşa harcatıp ülkenin huzuruna, birlikteliğine kastetmiyor musunuz? Bütün bunlar olacaksa en önce sizin EVET demeniz gerekmiyor mu?

Bu manzara karşısında Avrupa ülkelerine ve beslediği terör örgütlerine (Üstad Sezai Karakoç’un affına sığınarak) şöyle demek istiyor insan:

“Ülkendeki p.ştlardan ne haber vardır?… Ne yapsanız boş göklerden gelen bir karar vardır!..”

Ülke aleyhine çalışan ne kadar hain, terörist, işbirlikçi varsa hepsi HAYIR diyor; hayır çıkması için cansiparane çalışıyor. Aklı normal çalışan, düşünme yetisini kaybetmemiş olan her vatanseverin bu manzarayı görüp EVET demesi beklenir bu durumda!.. Ama gelin görün ki kazın ayağı öyle değil. Vatan sevgisinden şüphe etmediğimiz, bu ülke için gerçekten dertlenen, kaygı çeken birçok insan hâlâ HAYIR diyebiliyor. Ön yargı, kin, akıl tutulmasına sebep oluyor; insanın normal düşünmesini engelliyor. Bu durumun başka açıklaması yok. Kiminle yan yana yürüdüğünü fark edemeyen, bu insanlarımıza Allah feraset versin, kalp gözlerini açsın!.. Başka ne diyebiliriz ki? Onlar, vatana ihanet etmediği sürece bizim kardeşimiz.

Ama tüm Avrupa’ya, ABD’ye, onların beslemeleri terör örgütlerine, bilerek veya bilmeyerek onların değirmenine su taşıyanlara rağmen yarın güneş bir başka doğacak, yarından sonra her şey çok farklı olacak bu ülkede inşallah!..

Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın…

Kim bilir; belki yarın, belki yarından da yakın.”

demiyor muydu şairimiz?