Ülkemiz ve milletimiz, uzun yıllara dayanan bir proje olan bir FETÖ tehlikesi atlattı…
Nedim Şener, “Devlet zaten FETÖ’ydü, Erdoğan FETÖ’cülerin yönettiği devlete sızdı ve örgütü dağıttı.” diyor ya… Gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor ki olay tam da böyleymiş!..
FETÖ; geçmişi ta 1955’lere dayanan, sürekli birileri tarafından kollanan ve kullanılan, devletin kılcal damarlarına kadar yerleşmesine müsaade edilen bir örgüt…
2002’de Ak Parti’nin iktidar olmasıyla kurulmuş ve devlete yerleş/tiril/miş bir örgüt değil yani.
İslami kesimin horlandığı, hayatın dışına itilmeye çalışıldığı, zulüm gördüğü, kamudan ayıklandığı dönemlerde FETÖ sürekli desteklenmiş, önü açılmış, hem ekonomik hem de sosyal yönden güçlenmesi sağlanmış.
İşin ilginç yanı ise FETÖ’yü destekleyenler; Müslümanlara hayatı zindan eden, sürekli linç edip zulmederek sindirmeye çalışan kesimler.
Son yıllarda aynı kesim; sürekli FETÖ’nün siyasi ayağı söylemleriyle algı operasyonu yapma, hedef şaşırtma girişimlerinde bulunuyor.
Bence de FETÖ’nün siyasi ayağı net bir şekilde ortaya konulmalı… Bu yapılırken somut verilerden hareket edilmeli, niyet okumalardan uzak durulmalı.
Peki, FETÖ’nün siyasi ayağı kimlerdir?
FETÖ’nün yayın organları kapatılırken destek için partililerine talimatlar verenlerdir.
7 Şubat 2012 MİT krizinden önce FETÖ’nün ABD’deki mahrem imamlarıyla ABD’de görüşenlerdir.
FETÖ, MİT tırlarına operasyon yaparken devletin yanında değil de operasyon yapanların yanında yer alanlardır.
FETÖ’nün montaj ses kayıtlarını Meclis’teki grup toplantısında dinletenlerdir.
FETÖ kanalı Samanyolu Haber’e konuk olup “Emin olun yurtdışına kaçmaktan başka bir çaresi yok. Erdoğan için söylüyorum. Kaçsa da onu bu ülkeye getireceğiz. Yargılanacak. Bunun kurtuluşu yok.” diyerek FETÖ ile aynı dili kullanıp onlarla birlikte hareket edenlerdir.
“Mazlumu savunmayacağız da kimi savunacağız? Kimse kusura bakmasın!..” diyerek FETÖ’yü mazlum, onlarla mücadele eden devleti ise zalim ilan edenlerdir.
Polis, Zaman Gazetesi’nde arama yaparken milletvekillerini Ekrem Dumanlı’ya destek ziyaretine gönderip “Onları müdafaa etmek, bana da düşen bir borç olduğu için buraya geldim. Dayanışma borcumun gereğini yerine getirmek istedim.” açıklamasını yaptırandır.
Bank Asya’nın TMSF’ye devrinin ardından bankanın Şanlıurfa şubesinden destek amacıyla hesap açıp para yatıran ve milletvekili maaşının Bank Asya’ya yatırılması için dilekçe vereceğini söyleyen kişiyi hâlâ partilerinde milletvekili olarak tutanlardır.
Kayyum atanan FETÖ TV ve gazetelerini ziyaret eden ve destekleyenlerdir, milletvekillerini FETÖ’ye destek için ve protestolara katılmaları için yollayanlardır.
“Zaman Gazetesi’ne Sayın Genel Başkanımızın verdiği talimatla gittik.” açıklamasını yapan partilinin içinde bulunduğu parti ve yöneticileridir.
FETÖ ile aynı dili kullanıp “15 Temmuz kontrollü bir darbedir.” söylemini ortaya atanlardır.
FETÖ’den gözaltına alınan gazetecileri miting meydanlarında alkışlatanlardır.
Danışmanları, avukatı, belediye başkanı FETÖ’den tutuklanmış olanlardır.
Bakın bunları yapanlar varsa FETÖ’nün siyasi ayağını aramaya gerek var mı?