Paranoyaklığın zirvelerinde geziyoruz. “Ya rüzgar tersine dönerse?” sorusu pek çok kişinin kafasında.

Kendinden en emin olanların bile “Acaba birinin kuyruğuna bilerek veya bilmeyerek basarsam FETÖ’cü diye iftiraya uğrayabilir miyim?” diye düşünmeden edemediği günlerden geçiyoruz.

Size tuhaf gelecek ama şu günlerde en rahat olanlar belki de Kripto FETÖ’cüler.

“Çamur at izi kalır” mantığını kullanmaktan çekinmeyenlere karşı elinizden ne gelebilir ki?

Çünkü sizler her ne olursa olsun belli idealler ve ilkelerle yaşamını idame ettiren kimselersiniz. Ama herkesin böyle bir niyeti ve böyle bir endişesi yok.

Tüm olan bitenler sürüp giderken tek sığınağınız olan Yüce Allah’a işleri havale etmekten başkaca bir çareniz de kalmıyor. Zira eskiler “Kork, Allah’tan korkmayandan!” diye boşuna söylememişler.

Belli prensipleri olan kişiler zaten küfür, hakaret, yalan ve iftiradan kaçınmaya çalışırlar.

Gereksiz yere uluorta FÖTÖ ve benzeri şer odaklarına küfretmekten elinize bir şey geçmeyeceğini ve hatta yok yere kendinizi günaha sokmamak için bilhassa o tarz davranışlardan kaçınıyor olabilirsiziniz. Siz istediğiniz kadar iyi niyetli olun birileri sizi yaftalamak istediğinde sizi kim koruyabilir ki?

Diyelim ki FETÖ’ye hiç gün yüzü görmemiş en galiz küfürleri ettiniz; bu bile sizi kurtarabilir mi? Hiç sanmam.  Üstelik bazı FETÖ’cülerin teker teker içerden çıkmaları çoğu insanı olmadık yere endişelendirmiyor desem yalan olur.

Yurdun çeşitli yerlerinde görülen FETÖ Çatı davalarında tuhaflıklar yaşanmaya devam ediyor. Ankara’da sanıkların ifade verirken çoğu sorunun cevabını 1 Ağustos’ta görülecek “Akıncı Davası”na bırakması dikkatimi çekti. Sanki birilerine mühlet veriyorlar. Bu davada soruları detaylı cevaplamaları Akıncı Davası’nda da cevaplamalarına bir mani teşkil etmeyeceğini onlar da çok iyi biliyorlar.

Topçu Tugayı ve Füze rampaları davalarından da yakinen gördüğüm şey gizli bir el 15 Temmuz gecesi olanlar ile duruşmada verilen ifadeleri çok iyi kurgulatmış.

Yani o gece benim şahit oluklarım dahil o gece yaşanmamış gibi tek elden çıkmış farklı ifadedeler verilemeye devam ediliyor.

Duruşma safhasına kadar nasıl ifade verileceği çok iyi planlanmış. Çok farklı yerlerde aynı ifadenin verilmesi başka bir şeye delalet etmez.

“Yargıda bir direnç başladı. Yargıdan bir dip dalga geliyor ve bunun iyi okunması lazım. Darbe davaları üzerinden AK Parti’ye ayrı bir kumpas hazırlanıyor.” diyen Şamil Tayyar’ın, FETÖ çatı davalarında sanıkların psikolojik üstünlüğü olduğunu söylediğini de hatırımızdan çıkarmayalım.

Her ne olursa olsun, kim ne derse desin bizim için önemli olan “hakkaniyet” olmalı. “Fayda” mantığının en ön planda olmadığı, görünürde zarara uğrama ihtimalinin dahi olduğu durumlarda dahi “hak ve hukuk”  önceliğimiz olmak durumunda. Biz de onlar gibi olamayız.

Yoksa eleştirdiğimiz dünyaperestlerden bir farkımız kalmaz.

Son olarak FETÖ davalarında haddinden fazla “tuhaflıklar” silsilesi olduğunu bir kez daha ifade edeyim. Hala görevde olan birileri bu davaları sulandırarak, gözden kaçırarak veya unutturarak kendilerince bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bu hiç de iyiye alamet değil.

Güzellikler sizinle olsun, Ramazan’ın bereketi tüm benliğimizi kuşatsın…