Siz hiç bir Alman ya da İsrailli Muhalefet Liderinin Ülkesini Eleştirdiğini Gördün mü?

Hiçbir ülkenin sahip olmadığı bir muhalefet anlayışı var bizde, bu kesin. Aylardır sorun yaşıyoruz, girin bakın bir tane Alman muhalefet lideri Türk basınına açıklama yapıp, kendi ülkesini eleştirdi mi? Hayır, ama bizimki Alman Focus Dergisi’nde Almanlara “Türkiye’ye gelmeyin” uyarısı yaptı. Ya da İsrailli, Hollandalı, Yunanlı bir muhalefet liderinin kürsüden ya da basından ülkesinin çıkarlarını savunmak varken, sırf muhalefetlik olsun diye hükümeti eleştirip, bir sorun yaşandığında Türkiye’yi savunduğuna şahit oldunuz mu? Ben olmadım ama bizimki, Mavi Marmara olayından sonra bizzat İsrail televizyonunun canlı yayınına çıkıp, Türkiye’yi nelerle suçladı.

Rus uçağı angajman kurallarını çiğnedi, vurduk “Niye vurdunuz?” dediler. Suriye’den Türkiye’ye havan topu düştü, “Niye vurmuyorsunuz?” dediler. Fırat Kalkanı operasyonu başlatıldı, “bizim ne işimiz var orada” diye sordular. Suriyeli kardeşlerimizi misafir ettik “onların burada ne işi var” diye kızdılar. Kendilerinin “gardaşlık” ve komşuluk hukuku Stalin’e teslim edilen Azeri soydaşlarımızda Nirvanaya ulaştığı için, ne yapsak eleştirdiler. Şimdi TSK İdlib’e girdi, masum insanların canını kurtarmak ve kendi sınır güvenliğini sağlamak için operasyon başlattı“Türkiye, Suriye’de taraf olmamalı” diye açıklama yaptılar.

PKK’lıları yiğitlerimizin canına zeval gelmeden yok etmek için SİHA’ları kullandık, “Bunlar masum insanları öldürüyor” dediler. PKK’lıları piknik yaparken vurduğumuzu söyleyip, neredeyse Türkiye’yi terörist, PKK’lıları kendini savunan birim olarak göstermeye çalıştılar.

Bunlar “Öldük, bittik, batıyoruz” dediler Fitch, Moody’s ve Standart Poor’s ve en son da IMF Türkiye’yle ilgili tahminlerini güncelleyip, 2.5 olan büyüme oranını, 5.1’e yükseltti. 15 yıl önce, civar ülkelerden gelecek yatırımları dilenirken, dün Sırbistan Cumhurbaşkanı “sizin ülkemize yapacağınız fabrika sizin için küçük olabilir ama bizim için çok büyük anlam ifade ediyor” dedi.

Kapatma davası, E-muhtıra, 17-25 Aralık operasyonları, 15 Temmuzlar yaşanırken neredeyse sokağa çıkıp halay çekeceklerdi. (Ki, ATM’lere koşup, para çekmek daha makul olduğu için, halay çekemediler.) Ama yazarkasayla devrilen hükümetler olmadığı için, AK Parti bu badirelerden alnının akıyla çıkınca bu seferde kapatma davası düzmece, E-muhtıra ısmarlama, 17-25 Aralık operasyonları danışıklı dövüş, 15 Temmuz’da kontrollü darbe oluverdi.

Eli boşun birisi, sırf FETÖ’cüleri kurtarmak için yürüyüşe çıkıp adına “Adalet Yürüyüşü” dedi. Sosyal medyada kral yaptılar, gundiy Gandi dediler. Ama ülkesinin çıkarları için, gece gündüz demeden ülke ülke gezen, belki birkaç saatlik uykuyla onlarca programa katılan Cumhurbaşkanımız, basın toplantısında yorgunluk belirtileri gösterince “ciddiyetsizlikle” suçladılar.

Şimdilerde de ABD’nin vize yasağını dillerine dolandı. CHP, sanki başka ülkenin partisiymiş gibi “Aranızda halledin” dedi. Aşırı ulusal, milliyetçi, Atatürkçü yazar Yılmaz Özdil, 3 gündür bunu yazıyor. CHP’liler sosyal medyada veryansın ediyor, Türkiye’nin büyüklüğünü ABD’nin vize sınırlamasıyla belirliyor. Hükümete sözde ateş püskürüyor ama içi boş muhalefet yapıyor.

Adama “Metin Topuz ajan mı?” diye soruyorsun “Evet” diyor. “Peki, ülkemizdeki bir ajanı tutuklamak, hakkımız mı?”diyorsun. “Hakkımız” diyor. “E peki o zaman, ABD vize yasağı koyunca ne diye ortalığı velveleye veriyorsun?” diyorsun. “bilmem” diyor.

Ben biliyorum kardeşim, söyleyeyim sana. Siz ve karşısında olduğunuzu söyleyip her fırsatta karşısında eğildiğiniz Amerikan ve batı emperyalizmi Türkiye’nin her şeye “tamam abi” deyip, dış politikada herkesle dost olduğumuzu zannettiğimiz ama aslında herkesin emir eli olduğumuz günleri özlediniz. Allah bir daha, bu ülkeye o günleri yaşatmasın!