Geçtiğimiz gün Milli Eğitim Bakanı Sayın Ziya Selçuk, temel liselerin ve özel öğretim kurslarının 2019-2020 Eğitim Öğretim yılı itibarı ile kapatılacağını açıkladı. Konu üzerinde hem özel sektör temsilcileri hem de bakanlık yetkilileri değerlendirmeler yapmaya devam ediyor.

Temel liselerin kapatılması ile ilgili süreç esasında 2015 yılından belirlenmişti. Yani 2019 yılı temel liselerin faaliyetlerine son vereceği yıl olarak belirlenmişti. Fakat Temel Lise yöneticileri sanki sürecin uzatılabileceği ile ilgili bir umutla bir hafta öncesine kadar yeni kayıt almaya devam etmekteydi.

TEMEL LİSELER UYGULANABİLİR BİR EĞİTİM MODELİ DEĞİLDİR.

Temel Lise, Türk eğitim sistemi içerisinde sürdürülebilir bir program değildi, olmamalıydı. Zira insanlar çocuklarını bu kurumlara farklı sebeplerle ya da beklentilerle kaydettiriyordu. Fakat bu kurumlar hiçbir zaman lise olmadılar. Dershaneden dönüşen kurumlar olduğu için bir kere okul olma özellikleri fiziken yoktu. Apartmanların giriş katlarında, bahçesi olmayan, teneffüslerde caddelere dağılan öğrenci profilleri ile farklı bir eğitim modeli oluşturmakta idi.

Yine temel liselerde Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili müfredatının uygulanmadığı, sadece sınavlara hazırlık yapıldığı, yazılı sorularının objektif hazırlanmadığı ve alınan notların çok yüksek ve abartılı olduğu ile ilgili eleştiriler yapılmaktaydı.

Tüm bu eleştiriler dikkate alındığında temel liselerin kapatılıyor olması çok yerinde bir karar. Öğrencinin okul kültürü içerisinde yetişmesi, sadece eleme ve yerleştirme sınavlarında sorulan konuların anlatılması, öğrencilerin kişisel becerilerini ortaya çıkaran ve milli manevi değerleri içeren derslerin okutulmaması genç nesiller için bir kayıp olarak görülebilir.

ÖZEL ÖĞRETİM KURSLARI KAPATILDI

Dershaneler, sınavlara hazırlamada yardımcı eğitim modeli olarak uzun yıllar eğitim sistemimiz içerisinde varlığını sürdürmüştür. Öğrenciler, sınavlara hazırlık çalışmalarını genellikle son sınıfa bırakmakta aradaki açığı dershanelerin hızlandırılmış programları ile kapatmaktaydı.

Özel Öğretim Genel Müdürlüğü bünyesinde faaliyet yürüten dershaneler bazı dönemler okulların alternatifi olarak ifade edilmiştir. Yani öğrenciler okullarda anlatılan dersleri takip etmiyor “Nasıl olsa dershanede daha kısa sürede hocalar anlatıyor” algısına kapılıyordu.

Hain FETÖ örgütü dershanelerin neredeyse tamamını değişik isimlerle bünyesine geçirmiş durumdaydı. Sanki okullar çocukların vakit geçirmek için gidip geldikleri yerler olarak değersizleştirilmişti. Sınavı kazanmak için mutlaka dershaneye ve özellikle bazı dershanelere gidilmesi gerekir, algısı çoktan oluşturulmuştu.

Dershaneler Kapatıldı, özel öğretim kurslarına izin verildi. Önce tek ders için kurs açılabileceği ifade edildi daha sonra dört derse kadar farklı binalarda kurs hizmeti verilebilir açıklaması yapıldı. Geçtiğimiz günlerde yapılan açıklama ile özel öğretim kurslarının tamamen kapatıldığı duyuruldu.

Çocuklarının başarısı için ciddi bütçeler harcayan önemli bir kitle bulunmaktadır. Okul kurslarının ihtiyacı kısmen karşıladığını ifade edebiliriz. Okul kursları özellikle sınav senelerinde okulun bir devamı olarak algılanmalı, sınava hazırlanmanın tüm gereklilikleri temin edilmelidir. Fakat bu süreç kendini ispat edemedi henüz.

İnsanların özel derse yöneleceği ve kayıt dışı olarak kurs, dershane, özel ders adına ne derseniz değin bu ihtiyacın farklı şekillerde karşılanacağı ifade edilmektedir. Eğitim kurumlarında fırsat eşitliğinin mutlaka sağlanması gerekmektedir. Anadolu’nun gelişmiş şehirlerinden birinde 1000 tane ücretli öğretmenin görev yaptığı gerçeği ortada dururken daha yapılacak çok işin olduğunu kimse yadsıyamaz.

Okul kurslarının zayıf yönlerini bir sonraki yazımızda siz değerli okuyucularla paylaşacağız.