“Bölmek” doğu kültürünün, “bölünmek” İslam coğrafyasının yenemediği makûs talihidir. İşin ilginç tarafı bunun dışarıdan değil; içimizdeki insanların eliyle olmasıdır. Tarihte kurulmuş Türk ve İslam devletlerine bakın. Kimler tarafından yıkıldıklarını öğrendiğinizde ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız…

Daha dar bir çerçeve çizelim. Cumhuriyet tarihi boyunca kurulan partilere bakın tüm partiler yine kendi içinden çıkan kişiler tarafından “bölünmüş” ya da “yok edilmiştir.”

SAĞ PARTİLERİ KİMLER, NEDEN BÖLÜYOR?

CHP, 70 yıldır seçimle iktidara gelemiyor. Onlarca genel başkan değiştirdiler. Değişmeyen tek şey “seçim kazanamamaktır.” Ancak nedense kaç tane olağanüstü kongre yapılırsa yapılsın, kaç tane genel başkan adayı çıkarsa çıksın, kongreden sonra hiç kimse partiyi bölme konusunda girişimde bulunmuyor…

Ancak sağ diye ifade ettiğimiz (muhafazakâr, milliyetçi, liberal) partiler sürekli bölünür ya da bölünme operasyonlarına hedef olur. Sağ partiler her 10 yılda bir bölünürken, solun kalesi CHP neden bölünmüyor? Sağ partilerdeki her bölünme CHP için iktidara giden yola döşenen bir taştır. Ancak millet her zaman bu operasyonları boşa çıkarmıştır.

Ne gariptir ki, tarihin bu tekerrüründen anlı şanlı siyasetçiler ve devlet adamları hiç ders almazlar. Siyasi makam ve diğer göremediğimiz kazanımlarını kaybettiklerinde otomatik olarak harekete geçerler. Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı görev süresinin dolması ve ardından gelen FETÖ darbe girişimi bu otomatik süreci yeniden harekete geçirdi. Kendi aralarında, iç ve dış aktörlerle yıllarca süren pazarlıklar, yapılan planlar sonunda birileri yeniden düğmeye bastı.

ÜMMETİ BÖLMEK BUNLARIN ASLİ GÖREVİDİR

14 yıl, kurucusu olduğu AK Parti’de ve hükümette en üst düzey görevlerde bulunan Ali Babacan, partiden resmi istifasını vererek ayrıldı. AK Parti’de yıllarca makamlarda oturanlar, “siz biraz dinlenin, biraz da bu kardeşiniz otursun” denildiği anda muhalif oluveriyorlar.

“Nefis terbiyesini”, “kardeşlik hak ve hukukunu” çok iyi bilmesi gerekenlerin bunu yapması ayrı bir garabettir! Yeni partinin emanet lideri Babacan’a, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “ümmeti bölmeye hakları yok” diyerek gösterdiği tepki maddi değil manevi hayal kırıklığıyla ilgilidir. Erdoğan’ın, “ümmeti bölmeye hakları yok” cümlesini ben tamamlayayım. “Onların ümmeti bölme görevleri var!..”

Parti yeni, isimler ve taktik eski. En üst makamlarda 15 yılda yaptıkları hakkında milletin hafızasında en ufak bir yeri olmayan bu eski isimler de başarılı olmayacaklarını biliyorlar. Zaten kendilerini sahaya sürenlerin derdi onları iktidara getirip, başarılı olmaları değildir. Onlara verilen görev AK Parti’yi bölmektir. Bunu başaramazlarsa oylarını düşürmektir. Babacan ve Gül’ün başarı olarak görecekleri tek hedef de budur!

30 yaşında hiç kimse tanımıyorken, Erdoğan sayesinde yıllarca Başbakan Yardımcılığı koltuğunda oturan Babacan, şimdi Erdoğan’ı devirip; CHP’nin iktidara giden yolunu açma projesine taşeronluk yapmak istiyor!

Müslüman bir siyasetçi için; “Surda gedik açmanın” taşeronu olmak, “Türkiye’ye operasyon çekenlerin umudu olmak” övünülecek bir durum değil utanılacak bir sondur…

Yazık!