Ünlü sosyolog Antony D. Smith “Hafızanın olmadığı yerde kimlikten, kimliğin olmadığı yerde de bir milletten söz etmenin mümkün olamayacağını’’ söyler. Hal böyle olunca, ‘’kendi iradesinin üstünde bir iradeyi kabul etmeyen bir milletin’’ diriliş destanını hafızalarda diri tutmak ve gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde aktarabilmek de sanırım bizlere düşer…

Hatırlarsınız, bundan üç yıl önce 15 Temmuz’da siyasi tarihimizin “en alçak ihanet girişimine’’ maruz kalmıştık. Başta ABD olmak üzere NATO’nun içerisindeki ‘’İslam ve Türkiye düşmanı’’ Haçlılar, ülkemizi kuşatıp bizi rehin almak istemişlerdi. Bu soysuzlara göre; ‘’Erdoğan liderliğinde hızla büyüyüp kendi ayakları üzerinde durabilen Türkiye, derhal ama derhal durdurulmalıydı…’’

Kim, nasıl yapacaktı peki bu aşağılık pis işi? FETÖ. Pekâlâ, FETÖ neydi? FETÖ, Paranın Firavunları tarafından “Müslüman elbisesi giydirilen ve cemaat kılıfına sokulan’’ kırk yıllık kirli bir projenin ürünüdür. CIA ve MOSSAD tasması ile devletimizin kılcal damarlarına sızan eşi menendi görülmemiş aşağılık bir örgüttür. Önce bu ülkenin has çocuklarını, sonra da sınav sorularını çalan, fakir fukaranın elinde avucunda olanı, “İslam adına söğüşleyip ABD ve İsrail’e bağışlayan’’ milletin kurban paralarıyla terör örgütlerine destek veren bir örgüttür. Bu örgüt, asker ve emniyet teşkilatlarımıza sızıp, fakir fukaradan “himmet’’ adı altında topladıkları paralarla sahillerde bikinili kadınlarla köpük partisi yapan, “Kimse Yok Mu?” diyerek yetim ve öksüzlerin hakkını içki ve kumar masalarında yiyen aşağılık bir örgüttür. Bu örgüt, milleti yasadışı dinleyerek şantaj, montaj kasetleriyle tuzak kuran, 15 Temmuz gecesi başta “Ömer Halisdemir olmak üzere, 251 vatan evladını şehit eden, iki bin küsur insanımızı yarım bırakarak gazi eden’’ kâinatın en kahpe, en alçak, en hain örgütüdür.

İşte bu sicili kabarık hain örgüt, tasmasını tutanlardan aldığı emirle, 15 Temmuz gecesi “vatanımızı elimizden almak için’’ var gücü ile saldırdı. Lakin alayının hevesleri kursaklarında kaldı. Türk milleti “Başkomutan Recep Tayyip Erdoğan’ın’’ çağrısı ile hiç düşünmeden kadını erkeği, genci yaşlısı ile meydanlara çıkarak silahların üzerine çıplak eller ile “Allahû Ekber” diyerek koşuştu. Mahşer günü gibiydi ortalık. Herkes delirmişçesine bir şekilde vatanını savunuyordu. ‘’Sopa ile tank kovalayıp, levye ile jetlere meydan okuyanlar, atlet ile tankların egzoz borularını tıkayıp, Skorsky’lerin görüş alanlarını kapatmak için tarlasındaki ekinini yakanlar…’’

Günün sonunda destan yazmıştı Asım’ın nesli, çiğnetmemişti alçaklara namusunu. “Darbecilere darbe yaparak’’ büyük bir kahramanlık örneği gösterdiler. Allah(cc) hepsinden razı olsun…

Selametle…