Samsun Bafra’da bir öğretmen, FETÖ/PDY örgüt mensubu olduğu iddiasıyla verdiği ifadesinde, “Cumhurbaşkanı aldatıldı, Başbakan kandırıldı, Bülent Arınç ahmaklaştırıldı; ben de aldatıldım” dedi ve serbest bırakıldı.
15 Temmuz gecesi darbe kalkışması bertaraf edilir edilmez ortaya çıkan vıcık vıcık çamurlu zemin, gri sisli puslu hava daha neler gösterecek bizlere…
Paralel avcılığı millete kafayı yedirtti.
Eski hesaplar yeniden açılıyor, şahsi didişmeler, makam kapmaca oyunları bu darbe ortamı fırsat bu fırsat kabul ederek yeniden sahneye sürülüyor.
İzleri takip etmek zor değil, kim kimin ayağını, nasıl ve neden kaydırıyor.
Bütün kurumlardan bakanlıklar liste istiyor, gelen listeyi kontrol ederek yeniden aşağı, il müdürlüklerine yolluyor.
Gelen listelere, açığa alınanlara bir bakın;
Hangi siyasinin kimi yemeye çalıştığı ve bunu yaparken, kullandığı kişiler, izlediği yol, kuşandığı teçhizatlar ve malzemeler hemen ortaya çıkıyor.
Darbeyi fırsat bilen makam sahipleri daha üst bir makama zıplamak için nasıl bir yarış, nasıl bir savaşa girmişler görseniz, bilseniz şaşarsınız.
Açlık oyunu; makam, itibar, apolet, rütbe, mevki ya da siyasi güç açlığı.
Meydanlarda vatanını işgalden kurtarmak ve darbeyi bertaraf etmek için gecesini gündüze çeviren ey halkım, senin için çok üzgünüm ama koruyup kolladığın bu idareciler var ya, hiç biri senin bu safiyane duygularını hak etmiyor.
Meydanlarda kurulan protokol sıralarına yerleşmiş tescilli Paralelcilerimiz, darbe gecesi nerede ne yaptıklarının hesabını vermeden kendilerini nasıl aklamışlarsa, önlerinden geçen bana, haklarında bir takım iddiaları haberleştirdiğim için yiyecekmiş gibi bakıyorlar.
Biz bu Paralel’den kurtuluruz belki ama sahtekârlardan, ikiyüzlü, üçkâğıtçı, kaburgasız ve omurgasızlardan nasıl kurtulacağız?
Bu iş böyle olmuyor.
Bu mücadele böyle neticeye ulaşamayacak.
Neden diyecek olursanız; öyle tuhaf durumlarla karşılaşıyoruz ki, boşandığı karısını ihbar eden bile var.
Mücadele 17/25 Aralık 2013’ten hemen sonra başlaması gerekirken 2015 yılında başladı dersek eksik söylemiş olur muyuz?
Önce en alttan, ‘İbadetten’ başladı operasyonlar…
Başörtülü kızları, dershaneleri, yurtları ve öğrenci evlerini bastılar…
En garibanları, yardım kutusu toplayanları Paralelci diye aldılar. Sonra da saldılar.
Operasyonların en alttan yani ‘İbadetten’ başlamış olmasının bize iki büyük zararı, Paralel Yapı’ya çok büyük bir faydası olmuştu; algı yönetimini elimizde kaçırıp karşı tarafın eline vermiştik bir…
En ‘alttakilerle’ uğraşırken, ortadakiler ‘tebdil-i mekânda ferahlık vardır’ düsturunca şehri terk ettiler iki.
Ve dahi ülkeyi…
En altta alınacak kimse kalmayınca ortaya ticarete yöneldiler ki; operasyon yapılacak kimse kalmamış…
E, nolacak!
Operasyon mecbur yapılacak, evine ekmek götürecek gariban esnafın tepesine bindiler. Bugün dükkânı kapansa yarın iflas edecek küçük esnaf nasıl olsa kaçamayacak. Aldılar, sonra saldılar.
Ticaret kısmının büyükleri, umreye gidiyorum diye Mekke’ye oradan da ver elini Fransa…
Ve şimdi kaldı; İhanet, piramidin en üstü…
Bekliyoruz…