Yıl 1914… İtilaf devletleri planlarını yapmış, fiilen işgali başlatmıştı. Ulaşım araçlarını, iletişim araçlarını ele geçirmişlerdi. Çok tepki alınca da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne baskınla kapattırıp ardından açıklama yapıyorlardı;“Saltanat ve hilafeti korumak için, Türk halkının huzuru için yardım etmeye geldik.” Lakin öyle olmuyordu. Yakıp yıkıp yağmalıyorlar, insanları öldürüyorlardı.

1919 yılında Türk halkı, ciddi bir şekilde örgütlenip Kurtuluş Savaşı’nı başlatıyordu. Büyük bir azimle, kudretle ve inançla düşmanlar topraktan gönderiliyor, zafer kazanılıyordu. Halk, zaferden dolayı çok mutluydu. Dünyaya Türk Halkı’nın gücünü göstermiş, huzur ve feraha kavuşmuştu.

                                                                               **

Yıl 2016… Kurtuluş Savaşı Zaferimizden neredeyse bir asır geçti. Dış güçlerin üzerimizde fiilen bir baskısı olmadığı, insanların özgürce hareket edebildiği, huzur ve refah halinde yaşanan bir yüzyıl…

Özgür müyüz? Huzurda mıyız? İşgal altında mıyız? Kendimiz gibi düşünebiliyor muyuz? Bana soracak olursanız, hayır. İşgaldeyiz hem de büyük bir işgaldeyiz!

Nasıl mı? Şöyle ki, fiilen işgal eden Batılı güçler, ülkeden gittikten sonra uzaktan işgallerini sürdürmeye devam ediyorlar. Bir ülkenin ulaşım araçlarını, iletişim araçlarını, meclisini ve inancını ele geçirirseniz geriye ülke namına zaten bir şey kalmıyor. Bakalım iletişim araçlarımıza… Medya üzerinden gidecek olursak, televizyonlarda baştan aşağı kültürümüzle alakalı olmayan durumlar söz konusu. Çarpık ve ahlaksız ilişkiler, insanlar arası büyük sınıf farkları, şiddet ve cinsel içerikli senaryolar, kavgalı gürültülü, hakaretli siyaset ve spor programları, insanlık dışı yarışmalar, gençliğe hitap ettiğini düşünen ama nesli tahrip eden diziler, filmler… Radyoda öfke, nefret, şehvet, aşk içerikli “Müslüman algının dışında” müzikler… Telefonlarda dili tahrip eden konuşma şekilleri, insanın aklını, zihnini, beynini elinden alan oyun türleri… İnternet mevzusu başlı başına – yazmaya çalışsam bilmem kaç sayfa sürecek – sakıncalı, kültürden uzak içeriklerle karşımızda… Ulaşım araçlarında sahibinin kimlerin olduğu bilinmediği uçak, otobüs firmaları… Devletin otobüslerinde edepsizce kadın ve tüketim reklamları… Meclis deseniz başlı başına facia. Güya halkı temsil ettiğini savunan ama kültürümüzle, dinimizle, düşüncelerimizle uzaktan yakından alakalı olamayan, Batı’nın ağzının içine bakan, ne yapsa taklit etmeye çalışan milletvekilleri… Ve hala bağımsız, özgür olduğunu düşünen bir millet!

O eskidendi canım, toprakları askerle gelip işgal etmeleri. Şimdi zahmet etmiyorlar ordularla gelmeye. Ülkende birtakım karışıklıklar uyandırırken seni televizyonlarla, internetle, sporla, siyasetle uyutuyorlar! Yahu ülkede terör oluyor, bombalar patlıyor; en çok izlenen, reyting rekorları kıran programlara bakın!! Uyanın millet, uyanın. İnsanlık ölüyor, zihinler ölüyor, inançlar ölüyor, HALK ÖLÜYOR!

Acilen uyanmalı, Kurtuluş Savaşı’nı başlatmalı!