Bir elmayı sekiz parçaya dilimleyerek, yarısını yatmadan önce yiyor, yarısını başucuma koyarak sabaha kadar bekletiyorum.
Uykudayken burnuma gelen elma kokusunu beni götüreceği yerleri hem merak ediyor hem de tuhaf ve farklı tecrübelerin heyecanıyla yeni rüyalara hazırlanıyorum.
Fakat şunu fark ettim ki her elma insanı rüyalar âlemine götürecek kadar kuvvetli kokmuyor.
Elmanın rayihası üzerinin pürüzsüzlüğüyle tenakuz halinde.
Yani ne kadar büyük, pürüzsüz, çürüksüz elma yerseniz elma tadından ve kokusundan o kadar uzaklaşmış oluyorsunuz.
Pürüzsüz elma üretmek için kullanılan ilaçlar her şeyden evvel elmanın kokusunu alıp götürüyor.
İçinde elma kurdunun yaşamasına müsaade etmiyor.
Bir İstanbul dönüşü yol kenarında manavın önünde dinlenmek için durduk.
Çaydan önce incir yiyelim.
“Abi elma da yiyebilirsiniz, bizim bahçeden. Çok güzel, çok tatlıdır.”
“Neresi güzel her bir yanı çürük içindeler.”
“Abi, bizim bahçede ilaçsız elma. Çürükler de kurt çürüğü… İçinden kurt çıkan elmadan korkmayacaksın, rahatlıkla yiyeceksin.”
Bir elma yıkayıp içinden kurt çıksın ama kurdun yarısı çıkmasın temennisiyle ısırdım.
Dediği gibiydi. Her şeyden önce elma, elma gibi kokuyordu. Rengi, kokusu ve tadı bambaşka. Unutulmuş değeri yeniden hissediyorum gibi…
Pürüzsüz, normalinden daha büyük elmaları bir kenara atarak, içinden kurt çıkma ihtimali yüksek bu elmalardan bir tanesini sekiz parçaya dilimledim. Yarısını yatmadan önce yiyerek kalan yarısını sabaha kadar başucumda beklettim.
Küçük bir tepenin eteğinden dallarını kuşlara yuva yapmış ve yapraklarını gökyüzüne sarkıtmış, kökleri yerin altında dolaşan asırlık çınar ağacının gövdesine yaslanmış, serin gölgeliğinden aşağıdaki elma bahçesini seyrediyorum.
Az ileride bir çeşmenin yalağından beyaz yün topağı kuzu yavruları su içmeye çalışıyor.
Oturduğum tepenin tam karşı yamacında küçük bir evin bacasından mutlu aile sobasının dumanları yükseliyor.
Koyun sürüsü su içerken çoban kavalından bir Anadolu türküsü işte bu bin yıllık manzaranın üzerinden atlayarak, geçmişten geleceğe doğru yol alıyor.
Marketlerin manav reyonundan aldığımız pürüzsüz ve kumpasla ölçülmüş gibi aynı boy ve ağırlıktaki elmaların üretiminde kullanılan ilaçlar içinde bir elma kurdunun yaşamasına izin vermiyor.
İlk başta makul gibi görünse de bu ilaçlar insan sağlığı için zararlı.
Dahası bu genetiğiyle de oynanmış elmalar bizi alıp uzaklara, artık rüyamızda görebileceğimiz, kuzuların su içtiği ve çobanların yanık havayla kaval çaldığı yerlere götürmüyor.
İçinden kurt çıkar korkusuyla uzak durduğumuz üzeri pürüzlü elmaların kokusunda geçmişimiz, çocukluğumuz ve masumiyetimiz saklı…