Büyük Şeytan ABD’nin; Kudüs’ü terör devleti, işgalci İsrail’in başkenti olarak tanıyıp büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıma kararını açıklamasından sonra Türkiye liderliğinde İslam İşbirliği Teşkilatı acil toplandı. Toplantıya davet edilen 56 ülkeden birçoğu devlet başkanları/cumhurbaşkanları veya başbakan düzeyinde katılım sağladı.
8 ülkeden katılımcı, 21 ülkeden ise üst düzey katılım olmadı. Bunlar içinde en dikkat çekenler ise doğal olarak Suudi Arabistan ve Mısır’dı.
Toplantıya dışişleri bakanı düzeyinden katılım gösteren Mısır, ülkenin gerçek liderine (Selam olsun Muhammed Mursi’ye) İsrail, ABD ve tüm Batı ülkelerinin desteğiyle darbe yapmış olan, kendi milletine zulmeden, kendi ülkesini sağa sola peşkeş çeken, kanı bozuk bir darbeci (Allah’ın laneti Sisi denen darbeci alçağın üzerine olsun.) tarafından yönetiliyor. Kendine hayrı yok ki İslam dünyasına bir hayrı dokunsun.
Diğeri ise kendi içinde taht mücadelesine girişmiş, elde ettiği petrol gelirleriyle iyice şımarmış, İslam dünyasına tamamen duyarsızlaşmış Suudi Amerika!..
Öyle bir ülke ki bu Arabistan, hiç üretmeden sürekli tüketerek kendisi refah içinde yaşayıp İslam dünyasına üç kuruşluk faydası olmayan bir ülke!..
Kutsal beldelere çöreklenmiş, ne kutsal beldeleri koruyabilmiş ne de kutsal beldeleri hak edecek bir icraat yapabilmiş, Osmanlı’ya yaptığı ihanetin lanetinden kurtulamamış bir ülke!..
O Arabistan ki Osmanlı’nın kendisinden yüksek bina yapmayı edepsizlik saydığı Kâbe-i Muazzama’nın etrafını ucube gökdelenlerle, beton yığınlarıyla çepeçevre kuşatmış ucube bir devlet!..
Müslümanların hac ve umre paralarıyla, Allah vergisi petrol gelirleriyle şımardıkça şımarmış, Müslümanlardan kazandığı paralarla ABD bankalarını finanse etmiş; Ümmet-i Muhammed sıkıntı içindeyken, açlıktan ve yoksulluktan inim inim inlerken kılını kıpırdatmamış ve İsrail’i dost ülke ilan edip İsrail’le savaşmanın caiz olmadığı fetvasını verecek kadar yoldan çıkmış sapık bir ülke Suudi Arabistan!..
Böyle rezil bir devletin, Kâbe-i Muazzama’ya, kutsal şehir Mekke’ye hükmetmesi kabul edilemez!..
Kâfire dost, İslam dünyasına ve sıkıntılarına duyarsız böyle bir devletin ve yöneticilerinin medeniyetin beşiği, Peygamber Efendimizi misafir eden Medine-i Münevvere’yi kontrol etmesi doğru değildir.
Kutsal beldeler Mekke ve Medine, Kâbe-i Muazzama ve oradaki Müslümanlar bu sapıtmış yönetimden de onların sapık zihniyetlerinden de bir an önce kurtarılmalıdır.
Mekke ve Medine kurtarıldığı gün, Kudüs’ün özgürleştirilmesi, İslam âleminin felahı çok daha kolay olacaktır.
Etrafı talan edilmiş, boynu bükük bırakılmış, mahzunlaşmış Kâbe, bu sapık zihniyetten kurtarıldığı gün İslam dünyası yeniden şahlanacaktır.
Kudüs bizim için tabii ki çok önemli, Mescid-i Aksa canımız ve kanımız, Filistin vazgeçilmezimiz ama Mekke, Medine ve Kâbe bu zihniyetten arındırıldığı gün emin olun ki Kudüs, Mescid-i Aksa ve Filistin’i tutsak edecek İsrail diye bir devlet, ABD diye bir güç kalmayacak ortada!..
Rabbim, Mekke’nin, Medine’nin, Kâbe’nin; Kudüs’ün, Filistin’in, Mescid-i Aksa’nın esaretten kurtulup gerçek sahiplerine geçtiği ve İslam âleminin yekvücut olduğu günleri görmeyi biz Müslümanlara tez zamanda nasip etsin!.. (Amin…)