Kızıldeniz, dünya ticareti için önemli bir güzergâh. Bu güzergâhtan her yıl yaklaşık 100 milyar dolarlık mal taşınmaktadır.
Ancak son dönemde Husilerin kontrolündeki Yemen'den Kızıldeniz'deki gemilere düzenlenen saldırılar, bu güzergâhtaki güvenliği tehdit etmeye başladı.
Husiler, Gazze'deki İsrail-Hamas çatışmalarının başlamasından bu yana Kızıldeniz'deki ticari gemilere insansız hava araçları ve füzelerle saldırıyor. Saldırılar uzun süredir aralıklarla yapılıyor.
19 Kasım'da Husiler, Galaxy Leader isimli kargo gemisine helikopterle indirme yaparak el koydu. Husilerin bu gemiye el koymalarının nedeniyse İsrailli bir iş insanına ait olmasıydı.
Bu saldırılar, küresel denizcilik şirketlerini harekete geçirdi.
Birçok şirket, Kızıldeniz'deki faaliyetlerini durdurma kararı aldı. Bu durum, dünya ticaretinde aksamalara neden oldu.
ABD ve Avrupa Birliği, bu saldırılara karşı koymak için "Refah Muhafızı Operasyonu" adı altında bir "çok uluslu deniz görev gücü" kurdu.
Bu görevdeki ülkeler; ABD, Birleşik Krallık, Bahreyn, Kanada, Fransa, İtalya, Hollanda, Norveç, Seyşeller…
Amaçları, Kızıldeniz'deki ticari gemilere eşlik etmek ve Husilerin saldırılarını önlemek…
Ancak bu girişime Fransa, İtalya ve İspanya katılmama kararı aldı.
ABD ise katılımcı ülke sayısı ne olursa olsun bu operasyonun sadece Kızıldeniz boyunca gemilere eşlik etmek gibi basit bir eylem olmayacağını, büyük bir gerilimin işaretlerini verdiğini söyledi.
Nereye geleceğim; Bölgede gerilim sürerken Kızıldeniz'deki Husi tehdidi, İsrail'i de yakından ilgilendiriyor.
Çünkü İsrail, Kızıldeniz'den, ithal ettiği petrol ve doğal gazın önemli bir kısmını sağlıyor. Ayrıca İsrail'in Kızıldeniz kıyısındaki Eilat kenti, önemli bir turizm merkezi.
Husilerin saldırıları, İsrail'in ekonomisine ve güvenliğine zarar verebilir. İsrail, bu tehdide karşı koymak için askerî ve diplomatik önlemler alıyor.
Peki, Husilerin bu girişimi İsrail’i durdurabilecek mi?