Bir meczup değil. Gayet aklı başında, vereceği mesajı daha önce sosyal medya hesabından paylaşmış. Ciddi bir askeri eğitim aldığı açıkça görülüyor. Müslümanlar cuma namazı için toplandıkları esnada camiye giriyor ve tüm şarjörlerini secdedeki insanlar üzerine boşaltıyor.
Yer: İngiltere Kraliçesi’nin atadığı valiyle yönetilen Yeni Zelanda.
Tarih: Müslümanlar’ın hamisi Osmanlı Devleti’nin yıkılması için başlatılan Çanakkale Savaşı’nın yıl dönümü.
Katil: Çanakkale’ye İngiltere’nin emriyle savaşmak üzere getirilmiş ve mücrim cesetlerinden zafer tepesi inşa ettiğimiz Anzaklar’ın evladı.
49 masumu gözünü kırpmadan hunharca katleden bu yaratığın eylemini “bireysel bir terör” olarak gösterenler için bile yer-tarih-katil denklemi bir şeyler anlatmıyorsa eğer, beş yıldızlı otellerin toplantı salonlarında yaptıkları cicili “islamophobia” tartışmalarına geri dönebilirler.
Kendi beslemeleri DEAŞ teröristlerinin eylemlerini gösterip iştahla “İslami terör” diyenlerin; bu necis yaratığa, adıyla sanıyla, silahının kabzasına kazıdığı Haçlı komutanlarının çirkin isimleriyle açıkça bir “Hristiyan terörist” olmasına rağmen bunu demeyeceklerini biliyoruz.
Bu eylemlerin emrini doğrudan Haçlı Savaşı başlattığını ilan eden ABD’nin eski başkanı Bush vermiştir. Onun emriyle Irak’a, Afganistan’a ordularını yığan Batılı başkentlerin diğer liderleri bu katliamın gerçek sorumlularıdır.
Bugün münferit bir hadise gibi konuşulup, bol bol kınanıp üzeri örtülecek bu vahşetin çok daha büyükleri, doğrudan hem de camilerde ABD ve İngiliz askerleri tarafından, Bağdat’ta, Felluce’de, Mezar-ı Şerif’te, Basra’da yapılmadı mı?
Kimse Geert Wilders gibi birkaç kendini bilmezin pespaye konuşmalarının “İslam düşmanlığını” doğurduğunu iddia etmesin. Bu o kadar basit değil. Bu açıkça Haçlı ruhunu 21. yüzyıla taşıyan Batılı başkentler tarafından bilerek, isteyerek ve kasten tezgâhlanmıştır.
Mesaj açıktır. Zaten katil, komplolarla izah edilip mesajı gölgelenmesin diye Türklere net bir çağrıda bulunmuş; “İstanbul Boğazı’nın Avrupa yakasını terk edin!” Camilerimizin ve minarelerimizin yıkılacağını, Ayasofya’da yeniden haçın dikileceğini söylemiş; bununla da yetinmemiş, silahına Kosova’da I. Murad’ı şehid eden Sırp askerin ismini kazımış.
Bize, “Çanakkale geçilmez” dememizin üzerinden 104 yıl geçmesine rağmen, hedeflerinin değişmediğini açıkça söylemiş. Bu mesajı daha iyi idrak etmek için II. Elizabeth’in mi getirmesi gerekiyordu?
Sekiz tane ağacın yerinin değişmesi bahanesiyle başlayan Gezi eylemlerindeki talepleri hatırlıyor musunuz? “Boğaz’a 3. köprüyü yapmayın. Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni anlamsız hale getirecek Kanal İstanbul projesini durdurun.” Sırf bu talepler yerine gelsin diye İstanbul’u 40 gün işgal edip, altını üstüne getirmediler mi? Düşmanlarımız mesajlarını her buldukları yolla veriyor.
Bir daha “Türkiye’de beka sorunu yok, Erdoğan’ın birkaç oy daha fazla almak için uydurduğu bir şey” diyen olursa ağzına kürekle…