FETÖ şüphelileri ile ilgili yapılan sosyal medya paylaşımları bıçak gibi kesildi.
Neden acaba?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan FETÖ’yü milletle beraber çökerteceklerini ifade etmişti. Dahası Erdoğan, “Tanıdığınız FETÖ’cüleri ifşa edin, bu bir vatanseverlik borcudur” demişti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ayrıca, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başı olarak, PKK’sıyla, DAEŞ’iyle, FETÖ’süyle, DHKP/C’siyle tüm terör örgütlerine karşı milli bir seferberlik ilan ediyorum” demişti.
15 Temmuz alçak darbe ve ihanet kalkışmasından sonra, Cumhurbaşkanı’nın da bu talimatı ile vatanseverler tanıdıkları FETÖ şüphelilerini sosyal medyadan ifşa ettiler. Şimdi çoğunun başı savcılıklarla dertte. Şimdi ise hiçbir paylaşım yok.
Nedeni de, FETÖ şüphelisi olarak ifşa edilenlerin, savcılıklara organize bir şekilde gidip şikâyette bulunmalarıdır. Cumhuriyet savcıları da bu yöndeki her şikâyeti dikkate alıp, şikâyet edilenin evine polis göndermekte, karakollarda ifadeleri alınmakta. Dahası bu savcılar tutturduğu yerden iddianame hazırlayıp mahkemelere dava açma talebinde bulunmaktalar.
Mahkemelerin de bu davaları kabul ettiğine tanık oluyoruz. İhanet çetelerinin davalarının yoğunluğu göz önüne alındığında, bu şikâyetlerin dikkate alınıp, bu yoğunlukta davalar açılmasını nasıl anlamalıyız? Bu hareket Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatını yürütenlere karşı bir baskı unsuru oluşturmuyor mu?
Bu durumu yaşayan biri olarak kendimi örnek vereceğim. Çoktandır yazmamaya direndim; ama karşı taraf ipin ucunu kaçırdı. FETÖ ile işbirliği yaptığı iddiaları ile 15 Temmuz öncesi ve sonrası hakkında onlarca haber çıkan, hatta gezi olayları sırasında gezicilere destek olduğu yönünde gazetelerde hakkında haber ve röportaj yayınlanan İTÜ Rektörü Mehmet Karaca her hafta beni savcılığa şikâyet edip duruyor. Hemen her hafta da karakol polisi beni arıyor. Aynı ifadeyi 5. kez vereceğim.
İTÜ Rektörü Mehmet Karaca, oturduğu makamın gücünü kullanarak hem rektörlük hem genel sekreterlik hem rektör hem genel sekreter ve hem de yakınındaki yönetim kadrosu hepsi ayrı ayrı beni şikâyet ediyor. Şikâyet gerekçesi de YÖK Başkanı’na “FETÖ’cü rektörleri görevden al” şeklinde attığım tweet. Bu bir organize harekettir. Bu bir baskı hareketidir. Bizler, hem gazeteci olarak, hem vatansever olarak, ihanete karşı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın vatan için mücadelesinin destekçisi olmaya devam edeceğiz.
Tüm işini gücünü bırakarak, 15 Temmuz ihanetinin ardından benim attığım tek bir tweet için üniversitenin avukatını, yönetim kadrosunu, şikâyet ettirerek savcılar üzerinden beni yıldırmaya çalışan Mehmet Karaca’ya bir tavsiyem var. Mehmet Karaca, hakkındaki iddialar çok vahim. Basında tüm bu iddialar isim isim, defalarca haber oldu. Tarihte yaşanmayan bir ihaneti 15 Temmuz’da asil millete yaşatan bu ihanet çetesi içinde değilsen git mahkemede aklan. Seni mahkemeler yargılar. İddiaların haddi hesabı yok. Belgelerin de… Bana saldırarak sadece bana karşı neden oluşturduğunu anlamadığım kinini kusar, nefsini tatmin edersin. Makam gücünü gösterdiklerinden sana inanan olabilir. Makamından dolayı seni destekleyenler de olabilir. Milletin de sana inanması için git aklan. Ya da dilediğin kadar bana saldır. Benim derdim sen değilsin. Benim derdim ve mücadelem ihanet çetesinin ta kendisidir.
İhanet çetesinin hedefinde de onunla mücadele edenlerdir. Şimdi ben senin üzerinden hedefe alındım. Şimdi bunu düşününce senin hakkındaki iddiaların doğru olduğuna inanmaya başlıyorum…
İTÜ Rektörü Mehmet Karaca, oturduğu makamın gücünü kullanarak hem rektörlük hem genel sekreterlik hem rektör hem genel sekreter ve hem de yakınındaki yönetim kadrosu hepsi ayrı ayrı beni şikâyet ediyor!