İstanbul’da Türk mutfağına ait restoranların lezzetlerine hakikaten çok inanırım. Sayıları da oldukça fazla olan bu mekânlara zaman zaman gider ve yemeklerinden de tadarım. Türk mutfağının en güzel tatlarını bulabileceğiniz Bu lezzet yolculuğunda bugün size İstanbul’un farklı semtlerinde bulunan 3 restorandan bahsedeceğim.
Bu mekânlardan biri Çekmeköy’de bulunan Giresun Göreleli bir ailenin işlettiği Karadeniz usulü pide yapan “Ekizler Pide”. Bir diğeri Güneşli’de Hürriyet binasının yerine yapılan Nurol Park Güneşli AVM’nin içinde saray yemekleri de yapan “Kuşhane Lokantası”. Son olarak da İstanbul’da turizmin kalbinin attığı yer olan Beyazıt Laleli semtinde 300 yıllık tarihi bir bina içinde Türk mutfağı ve dünya yemekleri yapan Hasanpaşa Konağı.
Ekizler Pide
Yavuz Ekiz, Ekizler ailesi olarak dede mesleği olan Giresun Görele tarzı pideciliği, 1980 yılından bu yana 30 yıldır İstanbul’da sürdürmekte olduklarını belirtiyor. Mevcut olarak İstanbul’da 4 Ekizler Pide Salonu olan ailenin biri İstanbul’da diğeri Giresun Görele’de olmak üzere 2 şube daha açma hazırlığı var.
Yavuz Bey’in daveti üzerine gittiğim Çekmeköy şubesinde Görele tarzı nefis pidelerden tatma imkânı elde ettim. Mutlaka gidin bence, bana hak vereceksiniz. Bugünkü şekilde pide salonlarının eskiden pek olmadığını söyleyen Yavuz Usta, meşhur Görele tarzı pidelerin o dönem ekmek fırınlarında yapıldığını ve yağını, peynirini alan halkın da bu fırınlara giderek ve özellikle de pazar günleri pidelerini bu fırınlarda yaptırdığını anlattı. Ekiz ailesinin dedeleri de bu tarz pide pişiren eski fırıncılardan olduğundan aile büyüklerinin büyük bir kısmı 1980 yılından itibaren de İstanbul’da pidecilik işine giriyor. Bu tarihten sonra aile birçok yerde şube açıyor. Yavuz Ekiz, hedeflerinin bu nefis Görele pidelerinin lezzetini İstanbul’da sadece Karadenizli değil bütün herkese tattırmak ve asla kaliteden taviz vermeden işletmelerini devam ettirmek olduğunu söylüyor.
Pidelerde hep yöresel ürünler kullanılıyor
Ekizler Pide salonlarında pide yapılırken kullanılan ürünlerin hepsi memleketim dedikleri Giresun Görele’den yöresel olarak temin ediliyor. Peyniri, yağı, kavurmayı Görele’den getiren aile, özellikle ustalarını da hep kendi yörelerinden ve belki de büyük bir kısmını akrabalarından seçiyor. O yüzden bu lezzet yıllardır hiç değişmiyor ve pide salonlarının faaliyeti büyüyerek devam ediyor. Bu anlamda yetiştirdikleri yüzlerce ustanın olduğunu ifade eden Yavuz Usta, “1980 den bu yana hep tezgâhımızın başındayız, imalatta kullandığımız ürünlerimiz memleketimiz olan Giresun Görele’den her salı günü geliyor. Neden salı günü diye sorarsanız hemen onu da söyleyeyim, salı günü bizim memleketin pazarıdır. Her salı günü, köyde yağını, peynirini kapan köylüler Görele’nin merkezindeki pazara getirir ve satarlar. Ondan dolayı biz de tüm ürünlerimizi bu pazarda yerel halkın ürettiği ürünlerden temin ediyor ve İstanbul’a getiriyoruz” dedi.
Kuşhane Lokantası
Daha önce birlikte çalıştığım değerli bir dostum olan Hüseyin Hişil Bey’in işlettiği “Kuşhane Lokantası” Oğuz Şaylıca’nın Şura Gıda Şirketi ve DCC Gayrimenkul’un bir ortak iştiraki olarak Nurol Park AVM’nin içinde 2021 yılının Haziran ayında hizmete giriyor. İsmini Osmanlı Sarayındaki bir mutfak bölümünden alan Lokanta da geleneksel ev yemeklerinin yanında haftanın belirli günlerinde de Osmanlı saray mutfağından da yemekler çıkıyor. Osmanlı’da padişahın yemeği, Enderun kısmında bulunan ve usta aşçıların hizmet ettiği ‘Kuşhane’ ismi verilen özel bir mutfakta hazırlanıyormuş.
Hüseyin Bey’in daveti üzerine gittiğim Kuşhanenin lezzetlerini çok beğendim. Mutfağın başında deneyimli ve ödüllü bir şef olan Nihat Yılmaz usta maharetini biz geliyoruz diye epey döktürmüş. Esnaf lokantalarında adet olduğu üzere bana bir aşçı tabağı hazırlamış. Yani birçok yemekten azar azar koyup sunduğu tabaktaki tüm lezzetler şahaneydi diyebilirim. Lokantayı kuran Şura Gıda Şirketi, 2018 yılından beri yaklaşık 16 ülkeye ihracat yapan, enerji içeceği ve bardakta hazır kahve konsepti ile hizmet veren ve her geçen gün büyüyen bir firma. Firma ayrıca inşaat, otomotiv ve tekstil gibi birçok alanda da faaliyet sürdürüyor. 2016 yılında kurulmuş olan DCC Gayrimenkul şirketi ise kendi alanında profesyonel hizmet veren bir firma. Dolayısıyla böyle tecrübeli 2 firmadan çok güzel bir mekân çıkmış diyebilirim.
Şura’nın ‘Hans Coffee’ distribütörlüğü
Hans Coffee kiosklarinin tüm dünyada bayilik ve franchise hakkı Şura şirketine ait bulunuyor. Yaklaşık 35 ülkeye ihracat yapan bu firmanın İhracat ürünleri arasında bardakta hazır konsept kahve, çay, çorba ve patates püresi bulunuyor. Ürünlerin hiç birinde herhangi bir kimyasal veya kanserojen madde bulunmuyor, aroma, esans vs. de kesinlikle kullanılmıyor. Tamamen sağlıklı olan kahve ürünlerinin tamamı ise çekirdek kahveden imal ediliyor. Kullan at bardakları BPA free denilen malzemelerden imal ediliyor. Uluslararası lisansları ve helal dahil tüm sertifikaları alınmış olan markanın ürünlerinin tüm bardaklama işlemi Türkiye’de ve el değmeden robotik makinalarda yapılıyor. Şura, öncelikle Türkiye’de ve daha sonrada tüm dünyada kaliteli ve lezzetli kahveyi uygun fiyat politikası ile kahve severler ile buluşturmayı hedefliyor.
Hasanpaşa Konağı
300 yıllık tarihi ve özel mimarisi ile Osmanlı kültürünü yansıtan binası, 36 padişah adı ile özel ayrılmış locaları, hizmet kalitesini en üst düzeyde tutan misafirperverliği, envai çeşit çay, Türk kahvesi, white chocolate mocha vb. içecekleri ve son olarak hem dünya mutfağı hem de Osmanlı ve Türk yemeklerinden oluşan Restoranı ile muhteşem bir mekân Hasanpaşa Konağı. Yerli, Arap, balkan Filistin ve Avrupa ülkelerinden gelen misafirleri ağırlayan mekânda, keyifli, eğlenceli bir tarihi ortamda inanılmaz lezzetli yemekler sunuluyor. Konağın mutfağında ülkemizin seçkin Gaziantep lezzetlerinin yansıra, yöresel tatlılar, İtalyan mutfağından makarnalar, pizzalar, salatalar, Arjantin tarzı steak gibi birçok lezzet çok şık bir sunumla çıkıyor. Ülkemizi ziyaret eden turistlerin uğrak yerlerinden biri olan ve İstanbul’un tarihi yarımadası Fatih ilçesinde bulunan bu tarihi bina son yıllarda yiyecek ve içecek sektöründe çok önemli bir hizmet veriyor.
Konağın tarihçesi
1745-1748 yıllarında Sadrazam Seyyid Hasan Paşa tarafından Mimarbaşı Mustafa Çelebi Ağa’ya inşa ettirilen ve Beyazıt laleli ordu caddesi üzerinde bulunan bu tarihi yapı iki ayrı yapılar topluluğundan oluşan bir külliyedir. Konağın karşısında bulunan hamamın arkasındaki medrese, sübyan mektebi, sebil, çeşme ve dükkânlar bir grupta bulunuyor. Konağın oluşturduğu diğer grupta ise iki çeşme, fırın ve dükkânlar yer alıyor.
Konağın şefleri
1981 Gaziantep Nizip doğumlu Yusuf Şahin, aşçılık mesleğine atılırken profesyonel bir eğitim alıyor. Türk ve Osmanlı mutfağında yemek yapmanın en büyük tutkusu olduğunu belirten Şef, 10 yıl Akdeniz, Ege ve Güneydoğu’da çalışıyor. 15 yıldır da Sultanahmet bölgesinde ve son olarak halen Hasanpaşa Konağı’nda mutfak şefliği yapan Yusuf Şef, “Yemek yapmaktan vazgeçmeyin, yemek yapmak bir sanattır” sözünü kendine rehber edinmiş.
1982 Bitlis doğumlu Rıdvan Turgut Şef de 1994’te başlayan meslek sevdasını Aydın, Marmaris, Bodrum'un enfes lezzetleri olan mekânlarında bir dönem sürdürdükten sonra İstanbul’a geliyor. Rıdvan Şef, mesleğini en iyi şekilde icra edebilmek için Türk ve dünya mutfağını sergileyen Hasanpaşa Konağı’nda bulunduğunu belirtiyor.