Düşünün ki tarih boyunca, Hazret-i Âdem’den bu yana, insanlık ne zaman büyük bir manevi çöküş yaşamışsa, ne zaman şirk koşularında nefes nefese kalmışsa, ne zaman yaratılış gayelerinden sapmışsa, işte o zaman İlahi rahmet devreye girmiş, bir müjdeci, bir kurtarıcı göndermiştir. Bu, “ilahi bir kanundur”. “Her ümmetin bir peygamberi vardır.”, “Her toplumun bir rehberi vardır.” derken Kur’an bu “ilahi düsturu” bizlere hatırlatır. Ve “Biz, her ümmete, ‘Allah’a ibadet edin ve Tagut’tan kaçının’ diye bir peygamber gönderdik.” diyerek bu mesajı perçinler.
Bugün dünya üzerinde yaşanan “fesadı,” “deccaliyeti” düşündüğümüzde, insanlığın bu derin yozlaşma ve sapkınlık çağında, akıl sahipleri hemen anlar ki bu devir, Hazret-i İsa’nın nüzulüne, yani “ikinci gelişine” ne kadar muhtaç! Meryem oğlu İsa, işte bu kargaşa içinde bir umut, bir kurtarıcı olarak tekrar aramızda olacaktır. “Muhbir-i Sâdık”ın; yani “Sevgili Peygamberimizin müjdeleri”, tüm bu kaostan kurtuluşun işaret fişeğidir.
Hz. İsa, Rasulullah tarafından “âlemin reisi”, “kurtarıcısı”, “tesellisi” olarak nitelendirilmiştir. Hz. Muhammed, O’nu “imam, mehdi, adil, hâkim” olarak tanımlayarak bize İsa’nın bu rolleriyle geleceğini haber vermiştir.
Bu asırda, insanlık âdeta çaresizlik içinde “Allah’ın yardımı ne zaman?” diye feryat ediyor. Elbette ki “İlahi rahmet” bu feryadı işitecek ve İsa’yı, bu ümmetin yardımına, kurtarıcı olarak gönderecektir. Bu, “Allah’ın süregelen sünnetidir” ve aklın da kabul ettiği bir gerçektir.
İsa’nın nüzulü sadece bir inanç meselesi değil, aynı zamanda “akıl yoluyla da izah edilebilir” bir hakikattir. Bugünün dünyasında İslam’ın ve Müslümanların maruz kaldığı sıkıntılar göz önünde bulundurulduğunda, O’nun gelişi, sadece elzem değil, aynı zamanda kaçınılmazdır. Çünkü “Allah, sonsuz rahmet ve şefkat sahibidir” ve Ümmet-i Muhammed’i bu zorluklardan kurtaracak, dünyayı şirk ve dalaletten temizleyecektir.
Cenab-ı Hak, bir dakika içinde gökyüzünü bulutlarla doldurup boşalttığı gibi; bir saniyede denizin fırtınasını dindirebilir, bir saatte mevsimleri değiştirebilir. İşte böyle bir “Kadir-i Mutlak,” Hazret-i İsa ile de İslam âleminin karanlıklarını dağıtacak, vaadini yerine getirecektir.
Not: İsa, İncil’e çağrıda bulunan bir peygamber olarak değil, tamamen Kur’an’a tabi bir veli olarak aramıza dönecektir.
Devam edecek!
Selam ve dua ile…
Fiemanillah…