Bu asır, kesinlikle "deccaliyet asrı" olarak anılacak! İsa Aleyhisselam'ın nüzulünün inkarı ve İslam’ın diğer temel meselelerine yönelik inkarlar, bu dönemin karanlık yüzünü açığa çıkarıyor. Bu inkar furyası, "Acaba neden?" sorusunu zorunlu kılıyor. "Demek inkarın sebebi deccaliyet" ifadesi, bu küresel oyunun perde arkasını gözler önüne seriyor.
İkincisi, Kur'an ve sünnette İsa Aleyhisselam'ın nüzulü ile ilgili "sarih ve açık ifadeler" varken, bu inkarın ardında yatan gerçek ne? Mesela, Peygamberimiz (asm) 84 hadis-i şerifte açıkça İsa'nın dünyaya ineceğini bildiriyor. Bu netlik karşısında, inkar edenlerin argümanları nasıl sürdürülebilir?
Üçüncüsü, "icma-ı ümmet" kesin bir delil sunuyor. Peygamberimiz (asm) "Ümmetim dalalet üzerine icma etmez" diye buyurmuşken, nüzül-i İsa konusunda ümmetin icma'ı var. Peki, bu icma varken, bu mesele nasıl inkar edilebilir? Ümmetin müctehidleri bu kadar net birleşmişken, bu inkarın sebepleri derinlemesine incelenmeli.
Bu üç temel üzerinde yürüyen tartışma, deccaliyetin bu asırdaki etkisini net bir şekilde ortaya koyuyor. İslam'ın temel meselelerine yönelik bu inkarlar, aslında büyük bir deccaliyet planının parçaları. İman dolu kalpler için İsa Aleyhisselam'ın nüzulü, bu plana karşı bir umut ve kılavuz işareti. "İcma-ı ümmet" bu zor zamanlarda umudumuzu ve inancımızı koruma noktamızdır. Gerçek müminler için bu, sadece tarihî bir olay değil, her an yaşanan ve geleceğe ışık tutan ilahi bir vaattir. İsa'nın nüzulünü inkar edenler, bu ilahi hakikatten ne kadar uzaklaştıklarını bir kez daha düşünmelidir.
Devam edecek!
Selam ve dua ile…
Fi emanillah...