Yeryüzünde Türkiye kadar haini ve düşmanı bol olan başka bir ülke daha var mıdır inanın bilemiyorum. Tarihi boyunca birçok ihanete muhatap olan devletimiz ‘’15 Temmuz Hain Darbe Girişimi’’ kadar sinsi, alçak ve pervasız olanına ise şahitlik etmemiştir. Soysuzluğun, ihanetin ve kalleşliğin büyüklüğünü, şimdilerde görülen FETÖ davalarının detaylarında açıkça görebiliyoruz. Lakin bilesiniz ki bundan böyle hainler için “Artık deniz bitmiş ve hesaplaşma vakti’’ gelmiştir.
Peki, ihanetin küçüğü büyüğü olur mu? Ya da tam olarak ihanet nedir? Yapana ne ad verilir? Gelsin o zaman suallere cevaplar… “İhanet’’ emanete hıyanet etmek, ahdi bozmak, sözünde durmamak, bir şeyi eksiltmek ve zulmetmek demektir. İhanetin büyüğü küçüğü olmaz ihanet esasen kalpte başlar. Ülkesinin aleyhine çalışan, düşmanlarla irtibat halinde olan, kendi devletine saldıran ya da teşvik edenlere de “Hain’’ denir.
“Vatan sevgisi imandandır’’ buyuran Peygamber Efendimiz(sas) yine bir başka hadisi şerifte; “Verdiği sözü bozan her hain, kıyamet günü boynuna sancakla tanıtılıp rezil edilir. Hain olan her insanın kıyamet günü, eline ‘Bu falanca kimseye aittir’ yazılı bir sancak verilir. Yaptığı hainliği simgeleyen sancakla birlikte tüm insanlara teşhir edilip rezil ve rüsva kılınır.” buyurmuştur.
Osmanlı’da da en büyük suç ihanettir. Cezası ise tartışmasız ölümdür. Osmanlı, hainlerin mallarına el koyar mirasçılarına ise zırnık koklatmazdı. Çünkü bunların paraları da malları da “kirli’’ sayılırdı. Malları satılır fakir fukaraya garip gurebaya dağıtılırdı. Bu hergelelerin mallarını kursaklarına düşürmek istemeyen bazı hassas fakirlerde o malları olduğu gibi gayri Müslimlere verirlerdi…
Önceki gün bildiğiniz üzere 15 Temmuz darbe girişiminin en önemli ihanet davalarından olan “Genelkurmay Karargâhı Çatı Davası’’ Sincan’da başladı. Asker üniforması giymiş hain FETÖ’cüler, darbe girişiminin sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi cuntacılarının da aralarında bulunduğu sanıklar hâkim karşısına çıkarıldılar. Bu hainlere isnat edilen suçları yeniden hatırlamayı yazımın içeriğinin tam olarak anlaşılması açısından faydalı görüyorum..
“Anayasa’yı ihlal’,’Cebir ve şiddet kullanarak TBMM’yi ortadan kaldırma girişiminde bulunma’,’Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs’, ‘Silahlı terör örgütü yönetmek ve üyesi olmak’, ‘Cumhurbaşkanına suikast’, ‘250 kişiyi şehit etme’, ‘2 bin 735 kişiyi öldürmeye teşebbüs etme, ‘Üst düzey komutan ve devlet yöneticilerinin hürriyetini sınırlama’’. Bir insan bu kadar alçalır mı yazıklar olsun dediğinizi buradan duyar gibi oluyorum… Evet maalesef alçalabiliyormuş..!
Daha önceleri fındık fıstıkla beslenip, takım elbise kravat ve jöleli saçlar ile hâkim karşısına çıkarılan tosuncuklara, bu sefer devletimiz güzel bir sürpriz yaparak 200 metrelik çok güzel bir yürüyüş korteji hazırlamış.! Tartan pisti aratmayan bu 200 metrelik yürüyüş yolunda hainler elleri kelepçeli bir şekilde şehit ve gazi ailelerinin gözleri önlerinde yürütülüp rezil ve rüsva edilerek mahkeme salonuna getirildiler. Şehit ve Gazi yakınları, yanlarında getirdikleri urganları bir harami sessizliğinde yürüyen bu darbecilerin köseleye dönmüş suratlarına fırlatarak hep bir ağızdan;
“Şehitler ölmez, vatan bölünmez”,
“Köpek sütü emmişler”
“Katillere ölüm”
“Şerefsizler vatan hainleri, kanlarınızda boğulun”
“Yaşasın zalimler için cehennem”
“Vatan hainleri için idam isteriz”,
“FETÖ’nün uşakları”,
“Bu millet ihanet edeni unutmaz”,
“Vatan haini FETÖ”,Katil FETÖ”, diye bağırıp “Dursun bu hayâsızca AKIN” yazılı dövizler taşıyıp ve tekbirler getirmişlerdir. Esasen bu boynu tasmalı sakson kölelerinin durumu, Şehit yakınları ile Gazilerimizin yüreğini azda olsa soğutmuştur. Zaten azıcık onuru yada şerefi olan biri olsalar idi bu kadar ağır laf ve söz ve hakaretten sonra, iki yüz metrenin sonunda ya bi taraflarına inme iner yada oracıkta kalpten ölü verirlerdi.. Amma velakin ahlaken sıfırın altına inmiş riyakarlarda bu hal ne gezer..! Suratları köseleye dönen bu köksüz hainler mahkemede “Biz bir şey duymadık, görmedik, söylemedik’’ diye yine üç maymunu oynamışlar..!
İhanet edenler, Ahrette uğrayacakları ağır cezanın dışında, bu dünyada da cezalarını mutlaka çekeceklerdir. Buna imanımız, adalete güvenimiz tamdır. İnşallah en kısa zamanda bulanık hiçbir şey kalmayacak, ilahi adalet yerini bulacaktır. Patronları aynı olanların “Darbecisi de, Kavurmacı’sı da, Tatlıcısı da’’ hak ettiği cezayı alacaktır. Ve bu duruma Allahın izni ile dün yine yırtık dondan çıkarcasına “Türk Şiddeti’’ diye zırvalayan bunların tasmalarının sahibi ABD Dışişleri Bakanı Tillerson da şahit olacaktır..! Esasen artık bu konuda çok konuşup sözleri israf etmeye de gerek yoktur. Ve yekten söyleyeyim ki, “Devletini sevmeyen haine hilalin gölgesi haramdır.”