Türkiye’de 15 Temmuz alçak darbe ve işgal girişiminden sonra toplumda ‘idam’ talepleri dillendirilmeye başlandı.

Dahası insanın yüreğini kanatan vahşet ve cinayet olayları da bu talepleri artırdı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya dönüşünde Emine Bulut cinayetine değinirken “Gönlüm idamdan yana. Parlamento bu işi müzakere eder, tartışır, kararını verirse kesinlikle onaylarım” dedi.

İdam tartışmaları böylece yeniden gündemimize girmiş oldu. Öncelikle şunu söylemek isterim. Parlamento idamı kabul etse ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’da idamı onaylasa bile gerek alçak darbe ve işgal kalkışmasına başvuranlar, gerekse vahşi cinayetleri işleyenlere idam edilmez. Çünkü kanun geriye doğru işlemez.

Kanun çıktıktan sonra kanunun ön gördüğü suçları işleyenler bu cezalara çarptırılır. Yani bundan sonraki suçlar için ‘idam’ çıkmış olacak.

Peki sizce ‘idam’ gelirse bu vahşetler biter mi? Yoksa bitmesin ama bu vahşeti yapanlar da idam edilsin mantığı toplumu tatmin edecek mi? Evet bence de kısasa kısas farzdır. Ancak buradaki amaç suç işlemenin önlenmesidir.

Sadece sonuca göre mi hareket edeceğiz, yoksa sorunu tespit edip çözüm yolunu bulma yolunu mu seçeceğiz? İşin kolayına kaçmak en hızlı çözüm olabilir tabi. Ama sorunlar bitmez ve daha da büyürse uygulamaya konacak ‘idam’ cezası da hem Türkiye’yi dünyadan koparır, hem de yapılacak haksız yere tek bir idamın dahi yarasını kimse kapatamaz.

1954 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) imza attığımızı unutmayalım.  Türkiye bu sözleşmenin barış zamanında idam cezasının kaldırılmasını öngören 6. Protokolü’nü de 2003 tarihinde imzalamıştı.

Tüm koşullarda idam cezasının kalkmasını öngören 13. Protokol ise 2004 yılında onaylanmış ve idam cezası tümüyle hukukumuzdan çıkarılmıştı.

Yeniden geriye dönülür mü bilmem. Bunun kararını parlamento verir. Ama bu karar verilirken tüm hesapları iyi yapmak gerektiğini söyleyebilirim.

Selam ve dua ile…