Dün Cuma hutbesini kaçırdım
Ve eve dönerken yolda
Bir seferliğine
Kendim irad edeyim dedim
Kendi hutbemi,
Hem öyle hoparlörle
Bangır bangır bağırıp da
Melekleri kaçırmadan,
Alçak sesle ve sadece
kendi gönlümün kulağıma…
“Gölge gibi ol, dedim,
Gölge gibi geç,
İkindi gölgesi gibi,
Hem kendi hayatının,
Hem başka
Hayatların içinden,
Arkanda yara, bere, yanık
Yol üzerinde çukur, tümsek,
Taş bırakmadan…
Ve Tanrı hakkı için, ille de
öpeceksen,
Başkasının değil,
Ananın, babanın elini öp,
Yetmezse, ayaklarının altını…
Bir de, sana yolunu gösteren
Adsız, ünsüz yolcunun,
Yol virtüözünün
Ayağının izini, yol üzerindeki.
Ama Allah’tan,
Peygamberden söz açıp da,
Öpmen için sana
Allah’ın, peygamberin elini
Uzatıyormuşçasına küstahça
Kendi elini uzatana
Surat as açıkça,
Surat as, sırtını dön
Ve üç kere la havle,
La havle, la havle… çekerek
Devam et yoluna.”
20 Kasım 2015
‘Dualar Ve Ayinler’ Kitabı