Allah (cc) Hilm sahibidir, kullarına son derece yumuşak davranır, kullarının hata ve kusurlarına karşı hemen gazap vermek yerine büyük bir sabır ve tahammül gösterir. Yine Rabbimiz bu ahlâkının, kulları tarafından sergilenmesinden de razı olur.

“Nefsini kızgınlığın heyecanından koruyan, Hilm sahibi olan kimseye “Halim” denir.

Halim, Kur’an-ı Kerim’de çeşitli ayetlerde Allah’ın (cc) sıfatı olarak geçer. Çok sabırlı, isyanlarına rağmen isyan eden kişilere ceza vermekte aceleci olmayan, gazabın kendisini kızdırmadığı, bir dalalete düşenin düşüncesizliğinin, bir asinin isyan etmesinin kendisini öfkelendirmediği, af ve teenni sahibi kimse gibi anlamlara gelir.

Halim aynı zamanda, güçlü kuvvetli olduğu halde affeden, ceza vermekte acele etmeyen, teenni gösteren kimsedir.

Allah Resulü (sav) insan neslinin en mülâyimi idi. Bu yüzden insanlarla iletişiminde daima kolaylığı tercih eder, zorluğa, öfke ve kızgınlığa yer vermezdi. Hakkın çiğnenmesi dışında öfkelenmez, şahsına karşı işlenen kusurları kolayca affederdi.

Ne kadar kaba bir tavırla karşılaşsa da nezâketini bozmaz, kendisine kötülük edenlere bile güzellikle muamele ederdi.

Lokman Hakîm şöyle der:

“Üç şey, üç şeyle bilinir: Hilm, gazap ânında; şecaat harp meydanında, kardeşlik ise ihtiyaç ânında.”

Dolayısıyla Hilm ahlâkının en çok yaşanması gereken zamanlar, insanın öfke ve hiddete kapıldığı, aklın yerini hissin aldığı özel anlardır. Böyle bir anda nefsini dizginleyebilmek, manevî bir olgunluk ister.

Zamanın büyüklerinden İmâm Şa’bî’nin, kendisine hakaret eden Fasık bir şahsa kızmak yerine:

“Dediklerin doğru ise, Allah beni affetsin! Eğer yalancı isen, Allah seni affetsin!” şeklindeki cevabı da Hilm ahlâkının müstesna bir göstergesidir.

Bu ara Müslümanlar olarak bu duruşa çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum.

Selam ve dua ile…