Kendi kendime karar vermiştim.. Siyaset yazmayacaktım.. Çiçekle böcekle, edebiyatla falan uğraşacaktım. Birkaç şehri fethe yetebilecek enerjimi yel değirmenlerine saldırmakla harcamayacaktım. Yapamadım. Çiçekle böcekle uğraşmanın kendime ve ülkeme vakit kaybettirmek olduğunudüşündüm. Gittim odama, bilgisayarımı aldım ve yazmaya başladım. Yazmasam deli olacaktım.

Hemen hemen herkes geçtiğimiz yerel seçimlere ait bir şeyler yazdı, söyledi. Ama söylenenlerin ve yazılanların eskisinden pekte farkı yoktu.Yine geneli makamını mevkisini korumak üzere söylenmiş bir ton boş sözcük. Seçim gecesi Recep Tayyip Erdoğan’ın yüz ifadesini hatırlayanınız var mı? Hani meyvelerinin ağırlığından dalları sarkmış bir ağaç olan Recep Tayyip Erdoğan’ı. 17 yıllık serüvene bakarsanız herkes boyuna göre bu ağacın meyvelerinden faydalandı. Bu öyle bir ağaç ki bir dalında turunçlar, bir dalında hurmalar, bir dalında tropikal meyveler.. Türkiye halkı aç susuz!iken rastladı bu ağaca. Yediler yediler, yeri geldi dallarını kırdılar tekrar yemeye devam ettiler. İyi meyvelerinden hesabiler yerken ağacın dibine düşmüş, kuşların, böceklerin artığı olan meyvelerden de hasbiler tattı. Biri diğerinden daha fazla yemek için çabaladı, ötekisi ağaca çıkıp iyi meyve yemek istedi. Hülasa ağacı el birliğiyle yaradılar. Tasvir ettiğim bu durumun en önemli siyasal etkisi geleceğe yönelik yani 2023 genel seçimlerini etkileme gücüne sahip olmasıdır.

Yaşamış olduğumuz bu seçim maratonunun kazananı tartışmasız Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır, o dev ağaçtır. Hem partisi 1. parti oldu, hem 2023 sonrasını kazanma fırsatını yakalamış oldu hem de büyük bir temizlik yapma sırasının gelmiş olduğunu görmüş oldu. AK Parti içinden bu seçimin tek galibi Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır. Sadece 31 Mart yerel seçimleri değil bugüne kadar ki yapılmış tüm seçimlerin galibi ve başarılısı Recep Tayyip Erdoğan’dır.Ee kazanan adaylar vs. diyeceksiniz; Bu insanların hiçbirisinin tek başına bağımsız aday olsalar dahi kendi aile ve akrabalarından bile oy alamayacaklarını isminiz gibi biliyorsunuz. Onun için herkes üstlendiği sorumlulukları yerine getirmeli. Seçenler ile seçilenler arasındaki uçurumu kaldırmalılar. Seçmenlerinin sorgulayan, hesap soran bir kitle olduğunu unutmamalılar. Karşı mahallenin seçmeni gibi bağnaz ve kafasını kuma sokan seçmenlerinin olmadığını bilmemeliler.Kendi kişisel çevrelerinden ziyade artık Yusuf’lara yetki vermelilerdir. Ancak böyle yapıldığı sürece gölgesinde bulundukları ağaca faydalı olabilirler.

Önümüzdeki seçimlere hazırlanırken toplum fraksiyonunun değiştiğini ve buna bağlı olarak seçmen kitlesinin de değiştiğini göz önünde bulundurmalıyız. Artık “anlatmak”yerine biraz soluklanıp “anlamak” seçeneğinin üzerine yoğunlaşmalıyız. Halk anlaşılmak istiyor..