Basın İlan Kurumu’nun (BİK) son yönetim kurulu toplantısında, İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’ın hayatını kaybettiği 31 Mart’taki rehin alma eylemine ilişkin fotoğrafları yayımlayan 39 gazete hakkında 1 ila 12 gün arasında ilan kesme cezası uygulanmasına karar verildi.
Medyanın görünmeyen patronlarından BİK, ilan kesme silahını 28 Şubat’tan sonra ilk kez güçlü bir şekilde kullandı. Ceza verilen gazete sayısına bakılırsa aralarında hükümete yakın yayın organları da var. Zaten 40 küsür ulusal gazete var. 39’una ceza uygulandığına göre ayrım yapılmadan herkes payına düşeni almış gibi görünüyor.
Mahkemeler dururken bir kamu kurumunun, gazetelerin içeriğine karışması ve maddi cezalar uygulamasının doğru olmadığını düşünenler var. Bu kurum, gücünü yasadan alıyor ve bu silahı 28 Şubat sürecinde de kullandı. O dönemde merkez medyaya 1-3 gün arasında basın ahlaktan ilkelerini ihlalden ilan kesme cezası verilirken muhafazakâr medyaya en üst sınır olan 60 günlük cezalar kesiliyordu. Kaba bir hesapla, 28 Şubat’tan itibaren muhafazakar gazetelere 1.5 milyon liradan fazla ceza kesti! Bu tablonun özeleştirisi yapılmadı, telafi yoluna gidilmedi.
Cezaevlerine yönelik Hayata Dönüş operasyonları sırasında BİK’in cezaları merkez medyaya yönelince kıyamet kopmuştu. Yıllar sonra AİHM Türkiye’yi mahkûm etti. Merkez medya ve sol basına verilen cezaların da haksızlığı ortaya çıktı. O cezaların da telafisi yapılmadı.
İşin ilginç yanı, BİK’in 39 gazeteye verdiği cezalara tepki gösteren bazı meslek örgütlerinin başkanları ve yöneticileri eskiden BİK yönetimindeydi ve benzer cezaların altında imzaları var!
Bir kamu kurumunun medya üzerinde yaptırım gücünün olması hoş bir görüntü değil. Öyleyse bu kuruma yetki veren kanunun değiştirilmesi için yıllardın neden kimse adım atmıyor? BİK, son beş yıl içinde yaptığı çağrılarla medyanın kendi içinde bir özdenetim mekanizması kurması şartıyla bu görevinden vazgeçebileceğini ilan etti. Basın bunu fırsata çeviremedi.
Madem medya kendi içinde bir özdenetim mekanizması kuramayacak o zaman BİK’in de uygulamalarında yeni düzenlemelere gitmesi gerekiyor. 1994 yılında alınan olağanüstü kararlarla BİK’in basın ahlak esasları 30 yıl aradan sonra yeniden düzenlenmişti. Yeni maddeler Türkiye’nin içeride ve dışarıda sürekli başını ağrıtan TCK’nın meşhur 159 ve 312. maddeleriyle Terörle Mücadele Yasası’nın kopyasıydı. Bugün hâlâ yürürlükte olan olağanüstü maddelerin artık değiştirmesi gerekiyor.
Bu arada, BİK’in ilan kesme cezası Basın Konseyi eski Başkanı Orhan Birgit’in Basın İlan Kurumu Yönetim Kurulu Başkanı olduğu 60’lı yıllardan itibaren uygulanmaya başlamıştı. Tartışılan bu uygulama 6 Nisan 1964 tarihinden beri yürürlükte. Herkes memnun olmalı ki 51 yıldır değiştirmediler.
7 Haziran seçimlerinde Meclis’e çok sayıda gazeteci meslektaşımız girdi. Artık bu konuları enine boyuna ele alırlar herhalde…