Ve yarın sandık başındayız.
Sadece kendimizle ilgili değil, ülkemiz ve hatta coğrafyamızla ilgili de değil, gerek mazlum hakların ve gerekse emperyalist güçlerin de yakından ilgili olduğu bir gün yarın…
Peki, neyi seçeceğiz yarın?
Şu bir gerçek ki, bir partinin amblemi altına bastığımız mühür, salt o partiye evet demenin çok ötesinde bir anlam taşıyacak.
O ‘evet’ aslında çok gür bir sadayla çıkmış “hayır” nidası olabilir.
Gönlüm öyle olmasından yana.
Bize rol biçen, sınır çizen, hayat tarzı belirleyen, sadece kendi geleceğimizi değil, sonraki nesillerimizin de geleceğini ipotek altına alan, inancımızı ve inandığımız değerleri aşağılamakla kalmayıp, bastıran, yok sayan beynelmilel çetenin dayatmalarına karşı yükselen bir “hayır!”dan söz ediyorum.
Onlara hayır demenin yolu, içerideki işbirlikçi kumpanyanın oyununu bozmaktan geçiyor.
Diğer bir deyişle, AK Parti karşısında kümelenen irili ufaklı bütün oluşumları sandığa gömmekten…
Gördünüz işte, hepsi, bahsini ettiğimiz beynelmilel çetenin emir ve talimatları doğrultusunda bir araya geldiler.
AK Parti’ye karşı, kimin, nerede, hangi partiyi desteklemesi gerektiği yönünde listeler yayınlıyorlar.
Kâh solcu oluyorlar kâh sağcı…
Kâh faşist kâh ulusalcı kâh LGBTİ kâh terör örgütünün yılmaz müdafii!…
Her kılığa bürünüyorlar, sırf AK Parti bir kez daha tek başına iktidar olamasın diye.
Bunu da kendi nam-ı hesaplarına değil, beynelmilel şer odaklarının emir ve direktifleri nedeniyle yapıyorlar.
Bu yüzden, halkı tehdit ve şantajla korkutmaktan da geri durmuyorlar.
Yok, iç savaş çıkabilirmiş, yok, kan gövdeyi götürürmüş, yok küçük kıyamet koparmış!
Peki ama neden?!
AK Parti, Türkiye’yi, bir 3. dünya ülkesi olmaktan çıkarıp oyun kurucu konumuna yükselttiği için mi?
Kendi tankını, kendi gemisini, kendi uçağını, kendi silahını ürettiği için mi?
Halkın refahtan aldığı payın yükselmesi, milli gelirin artması, memleketin bir baştan bir başa Avrupa’nın birçok ülkesinde bulunmayan yol ağlarıyla örülmesi, 5 yıldızlı otel kıvamında hastaneler yapılması ve bu sütunda birçok kez zikrettiğimiz hizmetlerin üretilmesi mi asıl sorun?
Nedir problem?
İnsanları kanla, ölümle, kaosla tehdit, niçin Allah aşkına?!
Kontrolleri altındaki PKK ve IŞİD isimli terör örgütlerine çok güveniyorlar anlaşılan.
Şunu söylemeliyim ki, bütün bu tehditler kaybetmekten çok korktukları içindir.
Ey Türkiye, korkma!
Hep birlikte büyük bir ihtimamla kollayıp savundukları HDP/PKK, yapabileceği her şeyi yaptı aslında.
“Biz olmazsak memleket kan gölüne döner” diyenler, Meclis’e girdikten sonra ellerinden geleni artlarına koymadılar.
Büyük bir özgüvenle ve pervasızlıkla savurdukları tüm tehditler, bu milletten yani sizden geri döndü!
Bundan sonra yapacakları, şimdiye kadar yaptıklarından daha beter olamaz!
Yeter ki, bu tehdit ve şantajlara pabuç bırakmayalım!
Allah’tan dileğim, yarının, bu şer güçlerin hüsranı, halkın bayramı olması…
Haydi, hep birlikte ‘amin’ diyelim.