7 Haziran seçimlerinde en çok oy kaybeden parti AK Parti oldu. AK Parti mevcut sonuçlara göre tek başına iktidar olamıyor. Mevcut kriz olan bu durumu AK Parti nasıl okuyarak fırsata çevirebilir ve sonuçlar üzerinden nasıl bir özeleştiri yapmalıdır.
Öncelikle AK Parti bundan sonra nasıl bir yol izleyeceğini kendi içerisinde ciddi tartışmalı, bu tartışma kamuoyu önünde yıpratıcı olarak şahıslar üzerinden asla yapılmamalıdır. Bu nedenle AK Parti acilen yetkili kurulları ile bir kampa girmeli ve bütün tartışmalarını yaparak yeni yolunu kamuoyuna aktarmalıdır. Parti disiplini açısından her kafadan bir ses çıkmasına müsaade edilmemelidir.
Parti Ahmet Davutoğlu ile devam edecekse bunu net olarak ortaya koymalı, yeni bir kişi ile yola devam edecekse de kırmadan, dökmeden Eylül kongresine bütünlük içerisinde bunu ortaya koymalıdır. Bu bakımdan güçlü bir liderlik kimin etrafında şekillendirilecekse o karar bir an önce verilmelidir.
Partinin emektarları ağır topları olan Abdullah Gül gibi isimlerle mutlak suretle görüşülmeli ve partinin çıkarları neyi gerektiriyorsa o konuda fedakârlık yapılmalıdır. Üç döneme takılanların da engeli ortadan kalktığı için parti ağır toplarını yeniden görevlendirmeli, yeniden herkes fedakârlık yapmalıdır.
Mevcut ortaya çıkan tabloya baktığımızda halkın şu an Başkanlık sistemine onay vermediğini görüyoruz. Bu bakımdan AK Parti Başkanlık Sistemi ile ilgili stratejisini net olarak ortaya koymalı, bu sistem savunulacaksa sistemin nasıl bir sistem olduğu halka net olarak anlatılmalıdır.
AK Parti teşkilatları yeniden dizayn edilmelidir. Bu dizayn ile birlikte parti teşkilatlarını tanıyan gerçekten dava bilinci olan ve kişisel çıkarlarını parti çıkarlarının önüne koymayan kişiler özellikle ehliyetli kişilere görev verilmelidir. Kirlenmiş kişiler kim olursa olsun hemen uzaklaştırılmalıdır.
AK Parti acilen 2002 ruhuna tekrar dönmeli ve kendisini bugüne kadar taşıyan, reformist, özgürlükçü ve çoğulcu yapısına tekrar kavuşmalı ve bu noktada seçmenin beklentilerini karşılayacak mekanizmaları tekrar harekete geçirmelidir.
AK Parti aldığı oy oranı ile hala birinci partidir ve Türkiye’nin en güçlü partisidir. Bu bakımdan AK Parti Türkiye’nin istikrarı için elinden geleni yapmalıdır. Bu bakımdan seçimler sonrası sorumluluktan kaçacak girişimlerden uzak durmalıdır. Bu bakımdan öncelikle yeni bir erken seçim dillendirilmekten vazgeçilmeli öncelik istikrarın sağlanmasına verilemelidir.
AK Parti ortaya çıkan tablo itibariyle asla bunun bir Başkanlık Sistemi’ne gidecek bir sistem tıkanıklığı olduğundan hareket etmemelidir. Seçmen bu noktada şu an itibariyle gerekli uyarıyı AK Parti’ye yapmıştır.
AK Parti yüzde 10 barajı başta olmak üzere birçok yasal adımları atacak hamleleri ortaya koymalıdır. HDP’ye verilen oyların büyük bir kısmı “Emanet” oylardır. Bu nedenle Türkiye siyasetinin normalleşmesi için acilen yüzde 10 barajı düşürülmelidir ve bunun öncüsü AK Parti olmalıdır. Demokratikleşme lokomotifi hemen hızlandırılmalıdır.
Kendi içerisinde ciddi bir arınmaya gidecek olan AK Parti bu anlamda tetikçilik yapan, ideolojik olarak AK Parti’ye uzak, kaleminden vıcık vıcık yağ damlayan, kamuoyunda dönek olarak bilinen bütün isimlerle gerek parti teşkilatında, gerek kendisine yakın basın yayında ve gerekse de bürokraside yollarını ayırmalıdır. Bu arınma ciddi anlamda ve görünür şekilde yapılmalıdır. Basın acilen yeniden dizayn edilmeli, kamuoyu önüne çıkarılan kişiler mahallelerine geri gönderilmeli dir.
Bir sonraki seçim için AK Parti şimdiden milletvekili aday listeleri için çalışmaya başlamalı, özellikle Kürt seçmene hitap edecek kişiler şimdiden çalışmalara dahil edilmeli, dar kapsamda listeler hazırlanmamalı, gerçekten teşkilatların sesine kulak verilmelidir.
Danışman kadroları genişletilmeli özellikle farklı disiplinlerde çalışacak olan yeni danışmanlar işin ehliyetine göre güçlendirilmelidir.
Saadet Partisi tabanı ile şimdiden temas kurulmalı, nasıl iş birliği yapılacağı konuşulmalı ve ortak hareket alanı hemen yapılmalıdır.
AK Parti HDP’ye kızarak asla Çözüm Süreci’nden vazgeçmemeli, bunu bir demokratikleşme hamlesi olarak devam ettirmelidir. Kürtleri muhatap alacak, dilini ona göre ayarlayacak, resmi söylemelerden uzak duracak ve zik zak bir politika çizmeyecek şekilde tavrını bundan sonra net olarak ortaya koymalıdır.
Unutulmamalıdır ki, AK Parti bir kısım oyu kaybetti. Arakan’ın, Suriye’nin, Moro’nun, Gazze gibi mazlum coğrafyaların dualarını kaybetmedi. Bu bakımdan bu seçim bir silkelenme vesile olarak alınır, doğru politika ortaya konur, parti teşkilatları yeniden dizayn edilir, 2002 ruhuna tekrar dönülürse tekrar iktidar elde edilir…