Önceki gün TV’de Mustafa Yılmaz’ın sunduğu ‘Ankara Kulisi’ programının konuğuydum. Türkiye’nin gündemi doğal olarak İstanbul seçimi ve sonuçlarının etkileri.

Programda moderatör Mustafa Yılmaz çok önemli bir soru sordu bana ve dedi ki: “AK Parti’nin iktidara gelmesi ve uzun süre iktidarda kalması daima milleti kucaklamasından kaynaklandığı, son dönemde ise tavır değiştirerek devletçi bir partiye dönüştüğü söyleniyor. Buna katılır mısınız?”

Canlı yayında da anlattım tabii… Siyaset millet için vardır. Millet kendinden bildiği siyasi hareketi ve sorunlarını çözebilen iktidarın hep yanında durur. Milletten kopuk siyasetin ikbali yoktur. İnsanlara umut vadeden ve vadettiklerini hayata geçiren bir siyasi hareket oldu AK Parti.

Ancak, 15 Temmuz alçak işgal ve darbe kalkışması sonrası doğal olarak AK Parti devleti koruma refleksi ile de savunma pozisyonu aldı. İhanetin büyüklüğü ve sinsiliği de ürküttü iktidarı.

Bu refleksle hareket eden AK Parti içinde önemli hatalar yapıldığı açık. Bu süreçte ortaya çıkan mağduriyetler ile ilgilenilmediği söylemleri, haklı-haksız ayrımının gözetilmediği algısı, atamalar ve seçim dönemlerinde ortaya çıkarılan adaylara karşı tepkilerin göz ardı edildiği, söylem ve eylemde istikrarsızlıkların oluştuğu şeklindeki izlenimler, liyakatin öneminin yitirdiği algısının ortada bırakıldığı süreçler yıprattı iktidarı.

Tüm bu algılar üzerine 31 Mart yerel seçimlerinin ardından AK Parti temsilcilerinin söylem ve eylemleri ile adeta millete karşı tavır aldığı izlenimi de ortaya çıktı. Milletin mesajı okunmadığı, sorumluların başka alanlarda arandığı, TV programlarında iktidar tarafı söylemlerde bulunanların akıllara ziyan konuşmaları gelinen sürecin önemli etkenleridir.

Diğer yandan tüm bunların ardından AK Parti’nin YSK’ya ısrarlı itiraz süreci ve ardından YSK’nın oy çokluğu ile İstanbul seçimlerini iptal etmesi sonucu yukarıda anlattığım tüm söylemlerin millet nezdinde ‘doğru’ olduğuna kanaat getirildi.

Cumhur İttifakı’nın en önemli duruşu ‘Milli’ duruştu. Yenilenen İstanbul seçimlerinin son birkaç gününde terörist başının mektubunun Milli ajansımızdan duyurulması ve ardından mektup tartışmasının neredeyse tüm kanallarda yapılması, yine terörist başının aranan terörist kardeşinin TRT’de ekranlara çıkarılması milletin ‘güven’ duygusunu zedeledi.

Dolayısı ile Cumhur İttifakı adayı Binali Yıldırım ile Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu arasında 10 puana yakın bir fark çıktı.

Siyasi partilerin en güçlü dayanağı milletin güvenini kazanmaktır. AK Parti, 17 yıldır milletin güvenini kazanmış ve bu millet de her defasında AK Parti’ye bu desteğini sürdürmüştür. Yenilenen İstanbul seçimleri sonucu bu güvenin kırılma aşamasında olduğunu ortaya koymuştur. Kaybolan güvenin geri gelmesi çok zordur. Bu nedenle iktidar partisinin öncelikle tüm hatalarını masaya yatırıp, ‘acil eylem planı’ ile sorunları bir bir çözmelidir.

Selam ve dua ile…