Her bahar olduğu gibi önce erik ağaçlarının çiçekleri patladı.

Kuş sesleri, sabah güneşinin ilk ışıkları, tomurcuklanmış güller ve üzerindeki türlü türlü canlılarla hareketlenen toprak, insanlara yeni bir dirilişin kokusunu ve müjdesini veriyordu.

Fakat insanlar çevrelerinde olup biten, baharın güçlü, tabiatın ağır ağır ama sürekli canlanışının farkına bile varmadılar.

Kâinatın kendini itinalı bir şekilde her yıl yenilemesi uzun zamandır ilgi çekici gelmiyordu insanlara.

Sadece bir adam parkın ortasında bir eliyle bastonuna dayanarak, diğer elini havaya kaldırmış, büyük bir ağacın yeni açan yapraklarına konmuş kuşların nağmelerine kulak veriyor, topraktan fışkıran filizlerin sessiz yükselişini ve eşsiz kokusunu hissetmeye çalışıyor, ayaklarına sürünen kedileri ve etrafında neşeyle zıplayıp duran köpeklere tebessüm ederek semazen gibi kendi çevresinde dönüyordu.

Adamın hareketlerinden şüphelenerek önce etrafını çevirdiler. Bir elinin göğe açılmış, diğer elinin bastonuna dayanmış vaziyette olmasına aldırmadan “Kımıldama, ellerini hava kaldır!” diye bağırdılar.

Apar topar yakalayıp derdest ettikleri âmâ adamı önce göz hapsine sonra da sorgu odasına aldılar.

Zor bir gün ve başarılı bir operasyon olmuş, herkes çok yorulmuştu. Ağaçların ilkbahar hazırlıkları devam ederken, adamın bütün bu olup bitenleri, garip hareketlerini açıklayacak bir şeyler söylemesini beklemeye başladılar.

‘Haydi, anlat bakalım’ diye buyuran komut sesiyle başladı âmâ adam;

“Güzel bir bahar sabahı, ama ben göremiyorum”

Sorgu odasında elinde defter kalem olan adam camlı bölmeye baktı.

“Hayat hikâyesini anlatmaya başlayacak herhâlde.

O kadar vaktimiz yok, kısa kessin sorularımıza cevap versin”

Parkın ortasındaki şüpheli el kol hareketlerinden sorumlu tutuluyor, kime ne mesaj gönderdiği merak ediliyor ve muhtemel bombalama eylemini nerede ne zaman yapacakları soruluyordu.

Üzerinden kimlik çıkmamıştı. Cepleri bomboştu. Herhangi bir örgüt bağlantısına ulaşılacak emare yoktu. Üstelik kördü. Fakat olağan şüpheliydi.

“Tekrar sor bakalım, ne işi varmış hükümet binasının önündeki parkta. O el kol hareketlerini kime yapıyormuş. İş birlikçileri neredeymiş”

Sordular;

“Güzel bir bahar sabahı, ama ben göremiyorum”

Adamı yakaladıkları yeri bir tekrar incelediler. Yine bir şey bulamadılar.

İşi daha fazla uzatmak ve abartmamak için bir tutanak tanzim ederek, “Güzel bir bahar sabahı, ama ben göremiyorum ”dan başka bir şey yazmayan ifadesinin ekine yerleştirdiler ve adamı serbest bıraktılar.

İmzalı tutanağa şunları yazdılar;

“Görev bölgemizde bir âmâ şahıs, sabahın erken saatlerinde herkes işine giderken, hükümet konağının önündeki parkın ortasında şüpheli hareketlerinde dolayı dikkat çekmiş, yapılan araştırma ve incelemeler neticesinde üzerinde ve çevresinde suç unsuru bir şeye rastlanılmamış, yapılan sorgusunda ise, “Güzel bir bahar sabahı, ama ben göremiyorum ” dediği de dikkate alınarak olay yeri yeniden incelenmiş ve şüpheli şahsın etraftaki kuş sesleri, çeşitli bitkilerin çiçek açması dolayısıyla, bahar heyecanıyla parka geldiği, şahsın herhangi bir suç içleme maksadının olmadığına karar verilmiştir”