Kendini Müslüman ya da Hıristiyan ya da Musevi olarak tanımlayan insanların durumunu gördükçe dilim tutuluyor, kalbim ağrıyor ve zihnim çatlıyor.

Hani insan insanlığından utanır ya, hani insanoğlunun neslinden olmaktan kaçar işte aynen öyle zamanlarda yaşıyor olmanın dayanılmaz ağırlığı altında nefes almakta zorlanıyorum.

Ben diyorum insanoğlunun neslinden miyim? Ben bu insanlarla aynı cinse mi aidim. O zaman korkuyorum insanoğlunun içinde büyüttüğü canavardan.

Korkuyorum ve giderek daha çok umudumu kaybediyorum.

Din insanı ıslah etmek üzere zehrini almak, içinde yaşayan canavarı susturmak, bastırmak üzere insanoğluna bir nizam bir düzen sunmak üzere geldi.

Din insana adaleti, muhabbeti, merhameti, şefkati ve kâinatın sahibine ulaşmayı sağlamak üzere geldi. İlahi kitaplar bunun için Allah tarafından bize sunuldu.

Kendini Müslüman ya da Hıristiyan ya da Musevi olarak tanımlayan insanların durumunu gördükçe dilim tutuluyor, kalbim ağrıyor ve zihnim çatlıyor.

Küçücük canların bunca acıya tahammül etmek zorunda bırakılmasına, küçücük bedenlerin parça, parça edilmesine, yakılmasına, yok edilmesine daha fazla tahammül edemiyorum.

Kelamım tükeniyor, nefesim kesiliyor.

Dün olduğu gibi bu gün de aynı acıların sürüyor olması ve savaşlarda çocukların ve kadınların en çok zararı görüyor olması ne büyük acı. Yıkıntılar arasından evlatlarını geçirmek durumunda kalan çaresiz anne ve babalar. Sıkışıp kalmış çaresiz insanlar. Bombaların tozu dumana kattığı sokaklarda ailelerini arayan çaresizler. Sokaklarından, mahallelerinden kan derelerinin aktığı şehirden kaçmaya çalışanlar.

Konvoylar halinde cehennemden kurtulmak için yola çıkanlara açılan ateş sonucu ardı ardına gelen ölümler.

Yani insanoğlu şunu mu demek istiyor:  “GİDEMEZSİNİZ SİZİN HEPİNİZİ ÖLDÜRECEĞİZ…”

Peki, bunu yapanların dini yok mu?

Var.

Peki, bunların inandım dedikleri Allahtan hiç korkuları yok mu?

Peki, bu insanların kalpleri de mi yok?

Peki, bu insanlar mezheplerini din haline getirdiler de putlarına kurban mı sunuyorlar?

Ne adına olursa olsun; İster mezheplerini daha geniş kitlelere yaymak, ister kendi hükümranlıkları için alan açmak, ister daha çok sömürmek ve tüketmek için olsun ne adına olursa olsun bu yaşananları mazur gösterir mi?

Ey insanoğlu sen ne zaman böyle canavarlaştın, ey Müslüman’ım diyen sen ne zaman böylesi bir kâbusa dönüştün, ey Hıristiyan, Musevi sen ne zaman İsa’yı, Musa’yı kalbinden vurdun ve yok ettin.

Vicdan sahibi insanlar yollara çıktılar, kardeşlerine ulaşmaya çalışıyorlar onlara ekmek götürmek yaralarını sarmak için her şeyi göze alarak hem de.

Türkiye’den gidiyor bu insanlar.

Ben bu insanlarla aynı soydan olduğum için kendini avutuyorum. Ben onlar için dua ettiğim için insanoğlu hüviyetimi koruyabiliyorum. Ben oradaki mazlumlar ve onlara ulaşmak için çabalayan insanlarla aynı türden olduğumu düşünerek vaz geçmemeye çalışıyorum İnsanlığımdan.

Hayat kendi oluşturduğu dinlerine dayanarak  “ki bunun adına ne derseniz deyin bu size kalmış” yaşanıp geçmek için bize verilmiş nefesler topluluğu değildir.

Aksine yaşamak, mazlumları namertlerin, vicdansızların, zalimlerin elinden kurtarmanın, onları özgürlüklerine ve en tabi hakları olan yaşam haklarına ulaştırmanın derdine düşmektir.

Her gece sığındığım bir yer var, insanoğlundan kaçmaya çalıştığım bir sır.

Dayanmamı sağlayan ve sona ermeme engel olan bir mucize: Gözyaşım

Hala ağlayabiliyorum en azından.

Zalimler için yaşasın cehennem…