Dünya diktatörü ABD Başkanı Donald Trump, ülkesinin, İsrail’in Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanıdığını ilan eden deklarasyonu imzaladı.

İyi halt etti!

Bu adî karar, seçimler yaklaşırken “nedir kardeşim şu beka sorunu” diye tepki gösterenlerin böğrüne bir mızrak gibi saplanmalıydı. Ama olmadı. Neden? Çünkü bu coğrafyanın altını üstüne getiren diktatör ve yardakçılarının en temel hedefi Büyük İsrail’i kurmak…

Bunun için yapılan her türlü lanetli girişim büyük bir sessizlik ve cılız kınamalarla geçiştiriliyor.

“Nedir bu beka sorunu kardeşim” diye tepki gösteren kardeşim…

Bizim için Golan Tepeleri de bir beka sorunudur. Olmalıdır…

Nokta!

Çünkü senin kutsal dava olarak gördüğün Filistin meselesini değersizleştirmek için Batı her türlü argümanı kullanıyor. Tıpkı Yeni Zelenda kepazeliği gibi Golan Tepeleri rezaleti de bir-iki cılız tepkiyle içselleştirilip kabul edilir hale getirilecek.

Dikkat ettiniz mi?

Kararın alındığı saatlerde Tel Aviv yönetimi Gazze’ye fosforlu bombalarla büyük bir saldırı başlattı. Hem de ortada hiçbir sebep yokken…

Bu saldırının amacı ABD’nin Golan Tepeleri kararının ardından çıkacak olan kalkışmayı önlemekti. Bir de dünya kamuoyuna kararın haklılığını ispat etmek…

Filistin diye bir devletten söz etmek için Batı Şeria ve Gazze’den vazgeçemezsiniz.

Korkarım, Golan Tepeleri için yürütülen sinsi ve alçak diplomasi gelecekte bu iki Filistin parçası için de gündeme gelecek.

Sonra Allah korusun, Suriye’nin tamamı ve Türkiye vs…

O zaman “Nedir kardeşim bu beka sorunu” tepkisi hiç mi hiçbir anlam ifade etmeyecek.

İsrail, sabırla geleceğini kurmanın peşinde…

Kapalı kapılar ardında ne tür konuşmaların yapıldığını az çok tahmin ediyoruz. İslam ülkelerinin içinde bulunduğu bölünmüşlük, paçozluk, bin başlılık işlerine geliyor. Kardeşler birbirlerini yedikçe onlara hareket alanı açılıyor. Çevresindeki ülkeler gibi davranmıyorlar. İşlerini başka merkezlerde kotarıyorlar. O yüzden ABD’ye başkan seçtirebiliyorlar. Başkanın kızını Yahudi cemaatine gelin alarak dünür olabiliyorlar. Peygamber toprağında çöreklenmiş satılmış Suud ailesiyle kucaklaşıyorlar. Müslümanları sıra sıra idama gönderen ve ülkesini demir yumrukla yöneten Mısır diktatörüyle kucak kucağa oturabiliyorlar…

İsrail’in bu başarılı diaspora ve ‘dost kazanma’ (!) faaliyetlerinden bile ders almıyoruz!..

Özellikle Körfez İslam ülkeleri (bu ifadeyi değiştirelim; aşiret devletçikleri!) birbirlerinin ayağına basmakla, birbirlerinin bindiği dalı kesmekle, birbirlerinin gözünü oymakla meşgul…

Türkiye’de durum iktidar-muhalefet çatışmasıyla günlük ‘yerel’ siyasete kilitlenmiş durumda…

Rus-Çin hegemonyası altında inleyen Uzak Asya ülkeleri kendi dertlerine düşmüş durumda.

Petrol ve doğalgaz zengini olmasına rağmen başını kaldıramayan Azerbaycan, Nobel’den yakasını kurtaramıyor.

Bölge ülkelerinin durumunu hep birlikte izliyoruz: Pis bir İngiliz siyasetiyle ailelere, kabilelere, mezheplere bölünmüş durumda…

O yüzden, emperyalist İsrail’in 1967’de işgal, 1981’de ise ilhak ettiği Suriye toprağı olan Golan Tepeleri’ne dönüp bakacak mecalimiz yok.

İşte beka sorunu dediğimiz böyle bir şey…

Bilmem anlatabildik mi?