Nasıl bir gençlik mi yetiştirmeliyiz. Yaşadığımızı, yaşatarak. Hakikatin nefesini fısıldayarak. Biz doğruluk safının en başında olursak, gençlik de doğru olur.
Onurlu, ayaklarınızın üzerinde duran, ümit vaat eden gençleri görmek istiyor gözlerimiz! Ne istediğini bilen, kültüründen kopmadan, geleneğe saygı duyan, sevgi dili ile yetiştirilmiş gençlik, yarının Türkiye’si demektir.
İyi bir insan, sıkı bir Müslüman, bütün gençliğe kapsını açar. Huzur ve mutluluk için, tek bir kalp olup, umudumuz olan gençliği hep birlikte yarınlara taşmamın yolunu aramalıyız.
Çocuklar, büyüklerini örnek alarak gelişimini tamamlarlar. Bizler anne ve babamıza, büyüklerimize saygılı olmasak, çocuklarımız da bize saygılı olmayacak. Yarının ışığı, hepimizin umudu olan genç enerjiyi, fikir ve düşünce bağlamında besleyerek gelişimlerini tamamlayacağı projelere yönlendirmeliyiz.
Hayati bir mesele olarak algılanmalı genç kuşak. Ve bu hassasiyet ile yeni bir iletişim dili oluşturmalı. Yön haritaları internet ve medya oluşu, bilgiyi erken elde edişleri, gençleri daha çok araştıran inceleyen, analiz eden bir karaktere dönüştürdü. Medya ile birlikte özenen, taklit eden gençlik sorunsalı onları da, ebeveynleri de yoruyor. Çocuk ailede huzur ortamı bulamayınca, dışarıda kimlik arayışına giriyor. Kimisi kendi ülkesinde, kimisi Avrupa ülkesinde özlerine muhalif girişimler ile geleceğe yönleniyorlar. Gençliğe yeteri kadar sahip çıkmazsak, onları kaybederiz. Halden anlayan, ikna odaklı uyumlu dil ile uzlaşmalıyız genç kuşakla.
Köklerinde bir mesele bilinci olduğu gerçeği ile yüzleşmeli gençlik. Varoluş sancısı ile yükselmeli. Manevi donanım ile hakikatin gövdesinde, olgunlaşarak yetiştirmeli. Kuran ahlakı ile yürüyen gençliğe ihtiyacımız var. Bu ruh tekâmülünü onlara aşılamak için, bizlerin kendi nefsi için değil, gençliğin yetişmesi için yaşıyorum bilincini ilke edinmemiz şart. Gençler İslam ahlakını, insan olma sanatını bizlerin yaşam sahasında görmezlerse, başarı adresine yönelemedikleri gibi savrulup giderler çıkmazlara doğru.
Facebook’ta gereksiz paylaşım yapan, sürekli gündeme odaklı öfke ve kin dili ile tweet atan ebeveynlerin, yetiştireceği nesilden ne kadar hayır gelebilir ki. Bu öfke kontrolsüzlüğü, nefis savaşı ve kirli dil çocuklara -annemizden, babamızdan utanıyorum dedirtmekte. – Önceki nesillerde sebep sonuç ilişkisi ne olursa olsun, derin bir teslimiyet vefa akışı vuku buluyordu. Baba, anne, eş, dost işveren ve yaşanılan mekân sorgulanmıyordu. Tam aksine eksisi ile artısı ile benimseniyordu her şey. Bugün neden, nasıl, niçin diyen genç bir dinamizm var karşımızda. Bizlerin hataları, onları isyana sürüklüyor oluşunu zinhar unutmayalım.
Boşanmaların artışıyla yeni neslin problemleri de artmaktadır. Ailedeki sorunların yüksek oluşu, çocukların panik olmasını tetiklemekte. İlgisiz aile ortamı içinde yetişen gençlik, öz güven ve inanç sorunu yaşamaktadır. Bugünkü zihniyet, yüksek gelir seviyesi ile iyi bir aile kurulur ve mutlu olunur yalanını ile tatmin olmakta. Ve ailelerine karşı sorumsuzluğu bu çerçevede kapattıklarını düşününler de yanılmakta olduğunu unutmasınlar. Her koşulda zaman, bire bir aile bireyleri ile uyumlu bir şekilde paylaşıldığında ailede sevgi, saygı anlayış ve yardımlaşma oluşur. Ailede huzur ve dengeyi gören gençlik, yaşadığı halin şeklini almakta zorlanmayacaktır. İyi bir gençlik, iyi bir ailede yetişir…
Bugünün penceresine, doğruluk bırakıyorum. Selam ile…