15 Temmuz gecesi alçak ihanete tanık olan Türk medya mensupları, ihanetin tüm detaylarını görsel ve yazılı dünyaya geçtiler. Televizyonlarda, gazetelerde veya sosyal medyada gördüğünüz tüm görseller ve yazılar işte o ihaneti kayda alan o gecenin kahramanları gazetecilerin emeğindendir. Unutmayacağız.
O gece bende alçak ihaneti dünyaya duyurmada canım pahasına katkı sunmuş şanslı gazetecilerdenim. Hem de ihanet şebekesinin elinden alınan ve kayyum tarafından göreve getirildiğim Cihan Haber Ajansı’ndan. Kayyum yani devlet görev verdi görevden kaçmadık ve o gece millete hizmet etmemiz nasip oldu. Ancak, ajans KHK ile kapatıldığı gibi kayyumun göreve getirdiği çalışanların paraları dahi ödenmedi. Bir de o ajansta nasıl çalıştığımızı açıklama zorunluluğu ise leke gibi üstümüzde kaldı.
15 Temmuz kahramanlık destanının yazılmasında mücadele eden Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanında dik duran bir millet var. Hainlerce bombalanan Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı İsmail Kahraman’ın bombalar altında meclisi harekete geçirmesi ve Meclis’e gelen milletvekillerinin hepsinin kahramanlık destanının yazılmasında payı var.
Yine o gece milli iradenin yanında durarak, içindeki hainleri temizleme azmi ve kararlılığını gösteren askerimiz ve polisimiz, istihbaratçımız var. Türk yargısının o gece başlattığı ve azimle sürdürdüğü mücadele var.
O gece arkadaşları ile alkol alırken olayları duyup Genel Kurmay Başkanlığı’nın önüne gelip, alçak ihanete direnirken şehit düşen vatanseverler de var.
Söz konusu vatan olunca, biz hepimiz birimiz için birimiz de hepimiz için birlik olabilecek ruha ve cesarete sahip bir milletiz. Kimin ne günahı olduğunun hesabının kaydını yaradan tutar, insan değil.
Peki, üçüncü yılında alçak ihanet şebekesi ile mücadelenin neresindeyiz? Esasen teknoloji çağında kimin ne olduğu açık iken, mücadele adına haksızlıklar ve adaletsizlikler yok mu?
O ihanet gecesi bu mücadelede yer alanların kaçına FETÖ üyesi ihbarı ile soruşturma ya da dava açıldı? Ya da ihanetin tam göbeğinde bulunan hainlerin kardeşlerinin kaçına makamlar verildi? Haksızlığa uğradığı iddia edilen, suçsuz yere ceza aldığı belirtilen, ya da hakkında hiç soruşturma açılmamasına rağmen işinden atılan kaç kişi var. Peki kripto yapıların hala devletin önemli kademelerinde hala aktif olduğu söylemleri yok mu? Bir görüş de şu: “FETÖ bilinçli bir şekilde ihbar müessesini çalıştırarak mağdur yaratma projesi uyguluyor.”
30 yıldır gazeteciyim. Görevim gereği yüzlerce dava takip edip haberleştirdim. Davaları izlediğim dönemlerde Ağır ceza mahkemeleri başkanları 50 yaşın altında olmazlardı. Deneyimleri ve tecrübeleri ile verdikleri hükümlerde adalete güven duygusunu pekiştirirdi.
Şimdi Ağır ceza mahkemesi başkanlarının çoğu 30 yaşın bile altında olduğu ifade ediliyor. Bu durumun davaların uzamasına, adil olmayan kararların çıktığına neden olduğu belirtiliyor. Keza İstinaf mahkemelerinin de yeni olması nedeni ile hemen her dosyanın onaylandığı algısı var.
İstanbul seçimlerinde millet tüm bunlara da bakarak, “Nereye gidiyoruz” demiş olabilir mi? Gerçekten mücadele mi ediyoruz? Ya da yine FETÖ’nun oyununa mı geliyoruz?
Selam ve dua ile…