Günümüzde tüm ekonomik ilişkilerin Allah’ın(cc) yasak kıldığı faiz üzerine kurgulanması, “Doğru ama” şeklinde devam eden birçok cümle sıralamamıza neden oluyor. “Öyle olduğunu biliyoruz ama şartlar işte…” deyiveriyoruz.Oysaki faizin her türlüsü yasaklanmıştı. Ama her türlüsü…
Faizin hesaplandığı ortamda ne borcu olanın borcu bitiyor ne de tahsil edenin derdi.
Geçmiş bir zamanda bir vesileyle alacaklı olduğumuz birisinden senet almıştık. Senet usûlendi. Bizim nazarımızda asıl senet söz idi. Ancak söz yerine gelmeyince senedi devlet erki ile tahsile başvurduk. Üzerinde alacak bir şey bulunamayınca bir müddet beklemede kaldı. Daha sonra vekilimiz bize muhatabımızın devlet memuru olarak görevlendirildiğini ve alacağımıza mahsuben maaşının belli bir miktarına el konulacak olduğunu bildirdi.
İlgili müdürlükte tahsilatı birikiyor biz de gidip belli aralıklarla alıyorduk. Müdür bey,“Bu adam bu borcu ölene kadar ödese de torunlarına sağlam bir borç bırakır” dedi. Çünkü dosyası ayda 250 lira ödeme yapıyor 750 lira faiz işletiyordu. Ben de “Biz torunlarına ödetmeyiz çünkü bize borcu olan miktarı alınca kalanından zaten vazgeçeceğiz” demiştim.
Faize bulaşan yanıyor. Çünkü Allah-u Teâlâ bize Kur’an’ında şöyle buyurmuştu:
“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve artık faizin peşini bırakın, eğer gerçekten müminler iseniz. Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız.” (2/278 -279)“Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin. Allah’tan sakının ki kurtuluşa eresiniz.” (3/130)
Bu derece açık ifadelerle yasaklanmış olan faizin Müslümanlar tarafından bir şekilde “ama”lı boyun eğilerek kullanılması faizle mücadelenin kaybedilmiş en önemli cephesidir. Bu mücadelenin ferdi ayağı ne kadar önemliyse devlet ayağı da o kadar önemlidir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın -yok edilene kadar- en azından düşürün diye çırpındığı faiz miktarları bilvesile bu çarkın içindeki halkın sırtında büyük bir kambur olarak devam edegelmektedir. Bu noktada “Faizin düşürülmesi halkın faize daha fazla rağbet etmesini sağlar mı?” sorusunun cevabı halkın mücadelesi kısmında yatmaktadır.
Devletin bu noktada halkın göçe mecbur kalmadan hayatına devam edebileceği üretim mekanizmasını oluşturması yönünde attığı adımları artırması çok çok önemlidir. Para ile para kazanmanın karşısına üretimle para kazanmayı konuşlandırmalıdır. Halkı faize ulaşım yollarını daha değerli olanlarla örmelidir.
Faizle birlikte faize karşı mücadelenin olamayacağını idrak etmeliyiz. Devlet ve millet olarak kapitalizmin acımasız çarkının ufalayıp öğüttüğü inançlarımızın yeniden ihyasına yönelikmücadeleyi artırmalı uzmanların alternatif çalışma yöntemleriyle çağın gerektirdiği finansal rekabeti gerçekleştirebilmeliyiz.