Geçtiğimiz günlerde İstanbul Taksim’de okunan ezana karşı ıslık çalanları analiz etmek istiyorum. Huzura ve feraha davet olan ezanın okunması esnasında ıslık ile protesto etme cehaleti içindeki bu topluluk, esasen kendi insanlıklarına karşı yaptıkları bir saygısızlık olduğunun bile farkında değiller.
Akıl sahibi herkes biliyor ki, kim ne yapıyorsa kendine yapıyor. Her kim ne yapmışsa da karşılığını mutlaka bir gün bulacaktır. ‘İnsani duygular’ kavramı, insanın nefsinden arınmış tertemiz duygularının anlatımıdır aslında. Ayrıca bu bilinçli bir provokasyonun fitilini çekme girişimi de olabilir. Bu durumda Müslümanın örnek olması gereken duruş Hz. Peygamber’in (sav) örnek duruşu olmalıdır.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (sav) insanlar aleyhine söz söylemekten kaçınmış, intikamcılığı sevmemiş, aksine hep affetmekten yana olmuştur. Allah’ın (cc) Resulü, Kur’ân’ın emrine uyarak kötülükleri iyilikle defetmiştir.
Hatırlayalım; Tâifliler, Peygamber Efendimizi çok çirkin bir şekilde karşıladılar. Oranın ileri gelenlerinden Amr b. Umeyr oğulları, alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber ile alay ettiler. İslam Peygamberi Hz. Muhammed (sav) onların Mekke kâfirlerinden farklı olmadığını anlayıp geri dönerken, elleri titremeden çocuklara ve kölelere, 5 kilometre boyunca âlemlere rahmet Nebi’yi taşlattırdılar. Yorulup oturdukça, taşlayarak, yola devama mecbur bıraktılar.
Ayakkabısı kanla dolmuş iken gelip, “Ey Allah’ın Resulü, beni Rabbin gönderdi, emrindeyim, istersen bunları şehirleriyle birlikte tarumar edeyim.” diyen Cebrail’e (a.s) “Hayır, Ey Cebrail! Ben insanları helâk etmek için değil, helâkten kurtarmak için geldim. Olur ki bunların neslinden zamanla bir tek de olsa Müslüman çıkar.” cevabını verdi ve ellerini açıp Rabbine şu duayı yaptı: “Ey Rabbim! Sen bunlara hidayet eyle. Onlar bilmiyorlar, onun için böyle yapıyorlar.”
Dünya var oldukça, Şeytan Müslümanı yoldan çıkarma görevini sürdürecektir. Bugün cehalet içinde olanlardan Allah (cc) dilerse hidayete kavuşan da olacaktır. Müslümanın duruşu, peygamberin duruşu olmalı ve kötülükleri iyilikle savmalıdır.
Alemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed’in (sav) temsil ettiği rahmet, sadece belli insanlara ve belli gruplara yönelik değildir. Yani o, müminler için rahmet olduğu gibi münafıklar için de rahmetti. Münafıklar, onun engin hoşgörüsü ve rahmeti sayesinde dünyada ceza görmemişlerdir. Camiye gelmişler, Müslümanların içinde dolaşmışlar ve Müslümanların istifade ettiği bütün haklardan yararlandırılmışlardır. Peygamberimiz kimlerin münafık olduğunu bildiği hâlde onları açığa vurmamıştır. Hâlbuki onların iç yüzünü çok iyi biliyordu. Hattâ bunları Huzeyfe’ye (r.a) söylemişti. Rivayete göre bundan dolayı da Hz. Ömer, Huzeyfe’yi takip eder, onun kılmadığı cenaze namazını o da kılmazdı.(İbn Esir, Üsdü’l-Gabe, I, 468.)
Ezan huzura ve refaha davettir. Huzur ve refahı istemeyenlere zorla kullar veremez. Zira dinde zorlama yoktur. Bu insanlar akıl sahibi olduklarına göre, doğruyu kabul edip, yanlıştan yüz çevirmeleri gerekirken cehalet içinde yaptıkları ile kendi geleceklerini yok ettikleri için ancak onlara üzülürüm.
Selam ve dua ile…